Skip to content Skip to footer

Yapay Zekanın Görünmeyen Borç Ekonomisi

Yazarın Tüm Yayınlarına Buradan Ulaşın !

Yapay zeka çağının en parlak markası OpenAI, 2025’in ilk yarısında 4,3 milyar dolar gelir elde etti. Herkes ChatGPT’yi alanında 1. sırada ve çok karlı bir iş modeline sahip olarak görüyor ve OpenAI hamleleri ile bunu doğruluyor; Apple iPhone’un (tasarım) yaratıcısı Jony Ive’nin şirketi IO’nun Sam Altman tarafından alınması, ChatGPT artık bir işletim sistemi olacak vaatleri, Sora’nın en güçlü video motoru olduğunun açıklanması, GPT-5 lansmanında AGI’ye en yakın ürün iddiaları,  kısacası manzara uzaktan çok güzel ama gerçekler kağıt üzerinde pek öyle değil! Gelin birlikte gerçekler havuzuna girelim biraz…

OpenAI 4,3 milyar dolar gelir açıkladığı dönemde 13,5 milyar dolar gider açıkladı, evet, yanlış okumadınız! Kazandığı her 1 dolar için, tam tamına 3 dolar kaybetti!!!

Bu tablo kulağa garip geliyor ama aslında şaşırtıcı değil. Çünkü yapay zeka, artık yalnızca bir yazılım meselesi değil – donanım, enerji ve finansın iç içe geçtiği devasa bir “endüstriyel denklem”e sahip! Ve görünen o ki bu denklemin şimdilik bir çözümü yok.

Teknolojinin yeni paradoksu: “Büyüdükçe Batmak”

Serdar Kuzuloğlu’nun geçen hafta yayımladığı yazıda çok net bir gözlem vardı:

Yapay zekanın büyümesi, onu ayakta tutacak kaynakların aynı hızda artmasına bağlı.

Bunların en başında da; enerji, işlem gücü ve sermaye geliyor, bu üçlü birbirine ciddi anlamda kenetlenmiş durumda.

Bugün OpenAI gibi şirketler bilgiyle çalışan değil, enerjiyle bilgi üreten fabrikalara dönüştüler ve bu fabrikaların ilk hammaddesi artık veri değil, watt.

Sadece OpenAI’nın veri merkezleri için gereken enerji miktarı, küçük bir ülkenin yıllık tüketimini geçiyor. Nvidia’nın OpenAI’a yaptığı 100 milyar dolarlık yatırım da tam olarak bu yüzden: Çünkü geleceğin petrolü, elektriğin ta kendisi.

Kağıt üzerinde trilyonlar, kasada devasa açıklar

Nvidia bugün 4 trilyon dolar değere sahip ama yıllık geliri yalnızca 130 milyar dolar.

OpenAI’ın bilançosu ise hala çok ciddi olarak eksi hanelerde.

Küresel teknoloji danışmanlık şirketi Bain’in öngörüsüne göre, bu ekosistemin 2030’a kadar ayakta kalabilmesi için yılda 2 trilyon dolar ciroya ulaşması gerekiyor. Gerçek ciroysa şu anda bunun beşte biri bile değil.

Yani sektör, kendi geleceğini fonlayabilmek için bugünü sürekli ipotek ediyor demek hiç yanlış olmaz. Bu, 2000’lerin internet balonundan bile daha büyük bir “gelecek kredisi” demek oluyor aslında.

Açık kaynak ideali, kapalı devre gerçeklik

Bir zamanlar yapay zeka, herkesin katkı verebildiği açık kaynaklı bir rüyaydı. Bugünse yalnızca birkaç şirketin elinde şekilleniyor: OpenAI, Nvidia, Microsoft, Google, Anthropic (Amazon)… Bu isimler artık kamusal inovasyonun değil, özel mülkiyetin sembolleri.

İnternet herkesindi, evet ama yapay zeka kimsenin değil. Maalesef bizim hiç değil!

Yapay Zekanin Gorunmeyen Borc Ekonomisi 2

Kısa vadede OpenAI büyümeye devam edecek, bu şüphesiz.

Yeni modeller, yeni abonelikler, yeni yatırımlar alacağı çok açık.

Ama şunu sormak gerekiyor: Bu büyüme kendi enerjisini mi tüketiyor?

Bugün “akıllı” dediğimiz sistemlerin çalışması için milyonlarca işlemci, milyarlarca satır kod ve devasa veri merkezleri gerekiyor.

Yarın enerji krizi kapıyı çaldığında, bu sistemlerin hangisi hayatta kalacak?

Ve o gün geldiğinde, elimizde ne kalacak:

Yapay zeka mı, yoksa borçla çalışan bir zeka illüzyonu mu?

Son bir soru:

Teknolojinin büyümesiyle gurur duyuyoruz.

Ama sormayı atladığımız bir şey yok mu sizce de? Bu büyümeyi kim finanse ediyor, ve;

“ne pahasına?”