Savola Gıda Pazarlama Direktörü Ezgi Nur Tamdoğan, Yudum’un 1975’te Ege’nin bereketli topraklarında başlayan yolculuğunun bugün 25’ten fazla ülkeye yayılan bir marka gücüne dönüştüğünü anlatıyor. 50. yıl anısına hazırlanan özel Ayvalık serisi, Yudum Egemden Zeytin Ormanı gibi projeler ve insan odaklı pazarlama anlayışıyla, Yudum’un sadece sofralara değil, topluma ve doğaya da değer katmaya devam ettiğini vurguluyor.
2025 Yudum için 50 yıllık bir yolculuğun dönüm noktası. Bu yarım asırlık tecrübenin, sektöre kazandırdıklarını nasıl özetlersiniz?
Yudum’un hikâyesi, zeytinyağına adanmış yarım asırlık bir başarı yolculuğudur. Ege’nin bereketli topraklarında başlayan bu yolculuk, bugün Türkiye’nin yanı sıra 25’ten fazla ülkede sofralara lezzet, güven ve kalite taşıyan güçlü bir markaya dönüşmüş durumda. Ayvalık’taki son teknolojiyle donatılmış tesisimizde 1975’ten bu yana, yarım asırlık bilgi birikimimiz ve işimize duyduğumuz sevgiyle, Ege’nin bereketli topraklarında yetişen zeytinleri özenle zeytinyağına dönüştürüyoruz.
Uluslararası platformlarda Türkiye’de üretilen zeytinyağının eşsiz lezzeti ve kalitesinin tanıtılması için çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmaların sonucu olarak Yudum Egemden Erken Hasat Natürel Sızma Zeytinyağımız geçen yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın önde gelen zeytinyağı yarışmalarından rekor sayıda ödülle döndü, tam 17 ödül kazandı. Bu topraklarda ürettiğimiz zeytinyağını dünya çapında temsil etmenin gururunu yaşıyoruz.
50 yıllık tecrübemizden aldığımız güç ve daha iyi bir yarının mümkün olduğuna olan inancımızla, gelecekte de yenilikçi, lezzetli, kaliteli ve güvenilir ürünlerimizle sofralara konuk olmaya devam edeceğiz.
50. yılınızı kutlarken Ayvalık zeytinyağı ile yeni bir ürün ve tasarımı da tüketicilerinize sunuyorsunuz. Bu özel seriden biraz bahseder misiniz?
Ayvalık’ta zeytinyağı üretiminde yarım asra ulaşmamızın yıldönümünü, köklerimize duyduğumuz bağlılıkla coğrafi işaretli Ayvalık zeytinyağımızı üreterek kutluyoruz.
1975’te başlayan hikâyemize bir saygı duruşu olarak, o dönemin zeytin hasadından ilham alan nostaljik bir tasarım kullandık. İki litrelik özel teneke ambalajlarda sunduğumuz Yudum Egemden 50. Yıl Natürel Sızma Zeytinyağı, raflarda yan yana dizildiğinde görseller birbirini tamamlıyor ve 50 yıl önce Ayvalık’taki zeytin hasadından bir sahne ortaya çıkıyor. Böylece market raflarına Ayvalık’ın ruhunu ve sıcaklığını taşıyoruz.
Bir soru da pazarlama stratejiniz ile ilgili sormak istiyorum. Birçok sektör tüketiciye uzaktan seslenirken, gıda markaları doğrudan hayatın akışına eşlik ediyor. Bu yakınlık Savola Gıda ve markalarında ‘insan odaklı’ bir stratejiye nasıl dönüşüyor? Savola Gıda olarak tüketicinizle bağ kurmak için nelere dikkat ediyorsunuz?
Pazarlama bugün artık son derece dinamik bir alan; geçmişin doğruları çok hızlı değişiyor. Eskiden hedef kitlelerden, segmentlerden bahsederdik; bugün odağımız tamamen “insan”. Çünkü insan, tüketiciden çok daha büyük bir kavram. Tüketici, insanın yalnızca bir boyutu.
İnsan odaklı pazarlamanın anahtarı ise empati. Gıda markaları olarak bu anlamda gerçekten şanslıyız; çünkü insanların hayatlarının tam ortasında, kalbindeyiz. Yudum, Yudum Egemden ve diğer markalarımızla onların mutluluklarına, heyecanlarına, bazen telaşlarına ya da endişelerine tanıklık ediyoruz. Her bir temas noktasında, onların hissetmesini istediğimiz duyguyu tasarlamak için çalışıyoruz. Ürünümüzle bir sofraya, bir ana, bir hikâyeye dokunuyoruz.
Öte yandan biliyoruz ki insanların gıdayla ilişkisi yeniden tanımlanıyor. Bugün güven, sağlık ve lezzet ekseninde yeni arayışlar var. Dünyanın ve gıdanın sürdürülebilirliği en büyük endişelerden biri. Bütün bunların sonucu olarak da insanlar artık yalnızca “ne yiyorum?” değil, “neye inanıyorum, nasıl bir dünyayı destekliyorum?” diye sorguluyor.
İşte biz de tam burada, farklı bakış açıları ile farklı çözümler sunuyoruz. Ayçiçek yağı gibi tekdüze ve yeniliğe kapalı gibi algılanan bir kategorinin kalıplarını kırıyoruz. Kızartmanın lezzetinden vazgeçmeden daha az yağ çeken Kızartma Ustası ile; doğanın sağlık gücünü sofralara taşıyan Zerdeçallı Ayçiçek Yağımız ile; içerdiği sağlıklı yağlarla kalp dostu Omega 3 Yağımız ile farklılıklar sunuyoruz.
Bir yandan yerli üretimi artırmak üzere projeler geliştiriyor, tohum geliştirme, zeytin ağacı aşılaması ve de zeytin ağacı dikimi gerçekleştiriyoruz.
Yani sadece ürün geliştirmiyoruz — insanlara nelerin mümkün olduğunu gösteriyoruz.
Kısacası, biz Yudum’da şuna inanıyoruz: Daha iyi bir yarın mümkün. Ve markaların gerçek insan bağını kurduğu yer tam da burası — sadece neyi ne kadar sattığımız değil, neye inandığımız. Bir diğer ifade ile inanç noktasında aynı paydada buluşmamız.
Savola Gıda’nın sosyal sorumluluk projelerinde sürdürülebilirlik ve toplumsal faydanın ön planda olduğunu gözlemliyoruz. Yudum’un 50. yılı için kurduğunuz Yudum Egemden Zeytin Ormanı da bunun güçlü bir örneği. Bu projeleri hangi değerlerle şekillendiriyorsunuz? Hem yaklaşımınızı hem de projelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Dünyada artık çok net bir yönelim var: conscious buying, yani bilinçli satın alma. Tüketiciler artık sadece bir ürünün fiyatına ya da faydasına bakmıyor; o ürünün nasıl üretildiğine, çevreye, topluma ve etik değerlere nasıl dokunduğuna da dikkat ediyor. Artık kişisel iyilik hali ile toplumsal sorumluluk arasındaki çizgi neredeyse tamamen silinmiş durumda.
Global araştırmalar da bunu doğruluyor: Dünya genelinde tüketicilerin %70’i, satın aldıkları sağlık ve gıda ürünlerinin çevre dostu ve etik şekilde üretilmesini “çok önemli” buluyor. Bunun geçici bir eğilim değil aksine kalıcı bir bilinç dönüşümü olduğuna inanıyoruz.
Biz Yudum olarak daha iyi bir yarının keşfinin mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu inanç bize markamızın genlerinde de yer aldığı şekilde karşılaşılan her soruna farklı bir bakış açısı ile yaklaşarak çözüm bulma kabiliyetini kazandırıyor bir yerde. Yine daha iyi bir yarının keşfine olan tutkumuz ile büyümeyi sadece satışla değil, değer üretimiyle tanımlıyoruz. Ekonomik faaliyetlerimizin ötesinde sürdürülebilirliği ve toplumsal faydayı işimizin merkezine koyuyoruz. Çünkü markaların geleceği, tüketicisiyle bugün kurduğu güvenin ve toplumda yarattığı değerin gücüyle şekilleniyor.
Nitekim pandemi ve sonrasındaki krizler bize gösterdi ki, günümüzde sürdürülebilirlik bir tercih değil, var olmanın koşulu. Bu yüzden toplum için değer yaratma yolculuğumuza zincirin en başından yani tohumdan başladık.
Beş yıl önce Tohum Derneği ile birlikte başlattığımız Yerli Ayçiçeği Tohumu Geliştirme ve Çiftçi Destekleme Projemiz, sektörümüz açısından bir dönüm noktası oldu. Türkiye, kişi başı 16 kg’ın üzerinde olan ayçiçek yağı tüketimiyle dünyanın en fazla ayçiçek yağı tüketen ülkesi. Öte yandan yerli üretim tüketimi karşılamaya yetmiyor. Ayçiçek tarımı ekili bitkiler arasında üçüncü sırada yer almasına rağmen tablo böyle. Biz bu soruna farklı bir çözüm üretmek amacıyla konuyu her şeyin başlangıcı olan tohumdan ele aldık. Ekili araziyi artıramıyorsak daha verimli bir tohum ile yerli üretimimizi artırmanın da bir çözüm olabileceğine inandık.

Yoğun çalışmalar sonucunda Yudum markamızdan ilham alarak YDM 2239 olarak isimlendirdiğimiz tohumu Türk tarımına kazandırdık. Bu tohum, hâlihazırda ekilmekte olan tohumlara göre ortalama %20 daha yüksek yağ oranına sahip.
Zeytinyağında da aynı inançla hareket ediyoruz. Türkiye, zeytin ağacı sayısında dünyada ikinci sırada olmasına rağmen üretimde ilk üçte değil. Bu nedenle doğada kendiliğinden yetişen delice zeytin ağaçlarını ekonomiye kazandırmak amacıyla dört yıldır binlerce ağacı aşılayarak orman köylerindeki çiftçilere sahiplendiriyoruz.
Yuvamız Ayvalık’ta 5 yıl önce orman yangınları ile kaybettiğimiz ağaçlarımız hepimizin yüreğini sızlatmıştı. Yudum’un zeytinyağı üretiminde bu yıl yarım asrı geride bırakmasının onuruna, bu alanı zeytin fidanları ile donattık, Yudum Egemden Zeytin Ormanını kurduk. Bu ormandaki binlerce ağacın haklarını da Ayvalık Kadın Kooperatifi aracılığıyla Ayvalık kadınlarına devrettik. Bu da zeytinin ve doğanın geleceğine yaptığımız uzun vadeli bir yatırım niteliği taşıyor.
Ayvalık’ta on yılı aşkın süredir yürüttüğümüz “Egem’in Bereketi, Kadının Emeği” projemiz bulunuyor. Sektörümüzde tek olan bu sosyal sorumluluk projemiz ile Ayvalıklı kadınların el emeğini, umutlarını ve hikâyelerini Yudum Egemden şişelerine taşıyoruz. Bu eserleri Türkiye genelindeki raflarda satışa sunarak hem kadın istihdamına hem de Ayvalık’ın kültürel değerlerinin korunmasına ve tanıtılmasına katkı sağlıyoruz.
Yudum olarak toplumsal fayda ve sürdürülebilirliği buluşturan projeler ile ülkemize değer katmaya devam edeceğiz.
