L’Oréal Türkiye Ülke Operasyon Direktörü Arzu Ünay, tedarik zinciri yönetimini, operasyon yönetimindeki zorlukları, gelecekteki dijitalleşme stratejilerini ve hedeflerini açıkladı.
- L’Oréal’in tedarik zinciri yönetiminde paydaşlarla iş birliği yapma süreci nasıl işliyor?
Tedarik zinciri yönetimini, uçtan uca hammadde tedariğinden başlayarak müşterilerin uzandığı rafa gidene kadar yürütmekten sorumlu olduğumuz bir operasyon olarak değerlendiriyoruz. Tedarik zinciri yönetiminde paydaşlarla iş birliği sürecini son derece önemsiyoruz; çünkü başarılı bir tedarik operasyonu, ancak tüm paydaşların etkin bir şekilde uyum içerisinde çalışmasıyla gerçekleşebilir.
Bunun için paydaşlarımızla birlikte ortak hedefler çerçevesinde bir araya geliyor, aynı yöne doğru odaklanıyoruz. Şeffaf veri paylaşımının gücüne inanıyoruz. Yol haritamızı belirlerken sürece paydaşlarımızı da dahil ediyoruz. Bu sayede de paydaşlarımız ile kurduğumuz güven ilişkisi ile riskleri paylaşırken, iş birliği sürecimizi de güçlendiriyoruz. Birlikte çalıştığımız tüm paydaşlarımızla en iyi partner olma vizyonu ile ilerliyoruz.
- Çoklu kanallarda operasyon yönetimi konusunda karşılaştığınız zorluklar nelerdir? Operasyonları entegre etmek adına alınan stratejik kararlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Operasyonlarımızda tedarikçiler, lojistik hizmet sağlayıcılar, fabrika, dağıtımcılar ve perakendeciler gibi çok fazla parti ile çalışıyoruz. Bu partnerlerimiz tedarik zincirinin farklı aşamalarında yer alarak akışın doğru şekilde ilerlemesini sağlıyorlar. Çoklu kanallarda operasyon yönetimi konusunda koordineli olmak ve doğru partnerlerle çalışmak çok önemli. Çünkü bu birimlerin her biri tedarik zincirinin etkin bir şekilde çalışmasını sağlıyor. İş birliği içerisinde olunması zincirdeki verimliliği artırıyor ve maliyeti de düşürüyor. Kalite ve müşteri memnuniyeti de zaten sonrasında beraberinde geliyor.
Biz bu sene operasyon ekibi olarak stratejilerimizi oluşturmak, hem de konuşacağımız şeyleri konumlandırmak için markalaşma süreci gerçekleştirdik. Departmanımızın ortaya çıkardığı çok büyük bir değer yaratımı var. Biz de bu değerden yola çıkarak kendimize yeni bir vizyon geliştirdik. Bu vizyonu oluştururken L’Oréal’in global misyonu ile bizim tedarik zinciri olarak varlık amacımızdan yola çıkarak, stratejimizi, tedarik zincirinde tüm paydaşlarımızla birlikte hareket ederek yarattığımız sürdürülebilir yaklaşımımızı ve büyük bir ekip olarak yarınları nasıl inşa ettiğimizi vurguladık. “CONNECTED TO MOVE” diyerek tedarik zincirimizde hareketi sağlarken tüm ekosistem ve ekip olarak nasıl birlikte ilerlediğimizin altını çizdik. Tüm paydaşlarımız için değer yaratan başarılı bir iş ortağı olmak, sürdürülebilir işlere imza atmak, öğrenimlerimizden yola çıkarak değişen ihtiyaçları göz önünde bulundurup tedarik zinciri dünyasında daha iyi bir gelecek yaratmak için hep birlikte çalışıyoruz. Gezegenimizi koruma taahhüdümüz ve işimize karşı duyduğumuz özveri ile yarınları şekillendiren bir operasyon ekibi olarak, sektörde değer yaratmaya devam edeceğiz.
- Küresel tedarik zinciri yönetimindeki zorluklar nelerdir? Zorluklarla başa çıkma stratejileriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ürünlerimizi hem Türkiye’deki fabrikamızdan üretiyoruz hem de yurt dışı fabrikalardan ithal ediyoruz. Türkiye’den de Gürcistan, Azerbaycan, Irak, Orta Asya Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan gibi farklı ülkelere direkt sevkiyat gerçekleştiriyoruz. Hammadde temininde yaşanan zorluklar, ithal ürünler için gümrük süreçleri, lojistik iş gücü dalgalanmaları, politik veya ekonomi kaynaklı zorluklar veya doğal afetler gibi etkenlerin küresel tedarik zincirinde aksamaya yol açtığını görebiliyoruz.
Tüm değişkenlerle başa çıkmak için öncelikle değişikliği beklenmedik bir durum olarak değil her an alternatiflerle hazır olmamız gereken hayatın doğal akışı olarak kabul ederek planlamalarımızı yapıyoruz. Operasyonlarımızı farklı senaryolara göre hazırlıyoruz. Teknoloji ve otomasyon çözümlerini de çok aktif şekilde değerlendiriyor ve uygun bulduğumuz çözümleri hızla hayata geçiriyoruz. Sürekli iyileştirme çalışmaları yapıyoruz ve operasyonlarımızın dayanıklılığını değişen koşullara göre gözden geçiriyoruz.
- Kampanya dönemlerinde tedarik zinciri süreçlerindeki etkinlik ve verimlilik artışına yönelik nasıl bir strateji izlenmektedir?
Sevgililer Günü, Kasım Ayı gibi kampanya dönemlerinden önce oluşabilecek talebi göz önünde bulundurarak, özellikle müşterilerimizin yoğun ilgi gösterdiği ürünlerimizin stok hazırlıklarını gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda operasyondaki fiziksel kapasitemizi de beklentilere ve olası sapmalara göre hazırlıyoruz. Bu sayede sipariş gelir gelmez en kısa zamanda tüketiciye ulaşabildiğimiz proaktif bir çalışma modelini hayata geçirebiliyoruz. Kendi web sitelerimizde de ne kadar trafik olacağını IT tarafı ile görüşerek çevik bir yaklaşımla önceden planlamamızı tamamlıyoruz.
- Gelecekte tedarik zincirlerindeki sürdürülebilirlik trendlerinin nasıl şekilleneceğini öngörüyorsunuz ve L’Oréal bu trendlere nasıl uyum sağlamayı planlıyor?
Doğal kaynakların sınırlı olduğu ve çevresel sorunların giderek arttığı dünyamızda, operasyonlarımızı sürdürülebilir olarak yönetmek en önemli önceliğimiz. Sektörlere baktığımızda da tedarik yönetiminde sürdürülebilirliğin özellikle bizim gibi global markalar için giderek daha fazla önem kazandığını görüyoruz. Markaların gelecek başarısı için de sürdürülebilirlik kritik bir noktada. Biz de bütün tedarik zinciri sürecini tüm ekosistemimizle birlikte çalışarak nasıl daha sürdürülebilir yapabileceğimize odaklanmış durumdayız.
“Gelecek için L’Oréal” sürdürülebilirlik programımız ile dünyanın sınırlı kaynaklarına ve toplumların içinde olduğu koşullara saygılı, cesur ve kapsayıcı girişimler hayata geçiriyor, somut adımlar atıyoruz. Karbon emisyonlarımızı geçen sene yaklaşık yüzde 20 oranında azalttık. Türkiye’de henüz çok yeni olan ancak özellikle bizim gibi uluslararası şirketlerin öncülük ettiği elektrikli araçların kullanımı, sevkiyat araçlarımızın optimizasyonu gibi lojistik tedarikçilerimizle yaptığımız, hatta onlardan aldığımız geri bildirimlere göre de çoğu zaman öncülük ettiğimiz çalışmalarımız var. Bunun haricinde daha iyi planlama yaparak, daha iyi stok yönetimi ile imha oranlarını majör seviyede azalttık. Bir önceki sene gerçekleştirdiğimiz yüzde 50 gelişmenin üstüne bu sene yüzde 40 civarında bir iyileştirme daha sağladık.
- Gelecekteki dijitalleşme stratejilerinizde öncelikli hedefleriniz nelerdir?
Tedarik zincirinde dijitalleşme sürecinin önemi giderek artıyor. Dijital teknolojileri kullanarak daha verimli, rekabetçi ve esnek çözümler üretebiliyoruz. Değişen pazar koşullarına hızlı uyum sağlamak rekabet avantajını beraberinde getiriyor. Veriyi daha etkin kullanarak daha hızlı karar alabiliyoruz, otomasyon çözümleriyle de operasyonlarımızın esnekliğini arttıracak çözümleri hayata geçiriyoruz. Ekibimizin dijital yetkinliklerini artırmak da dijitalleşme stratejimizde önemli bir yer tutuyor.
L’Oréal şimdiye kadar bildiğimiz tedarik zincirlerinin haricinde de e-ticaret tedarik zinciri konusunda çalışmalar gerçekleştiriyor. Şu anda e-ticaretin işimizdeki oranı yüzde 30 civarında. Bu yüzden de bu konunun ağırlığı bizim için önemli bir yerde. Tüketici artık eskisi gibi mağazalardan satın almak yerine online alışverişe yöneldi. E-ticaret tedarik zinciri yönetimi geleneksel kanallara yaptığımız sevkiyatlardan farklı dijital yetkinlikler ve sistemler gerektiriyor. Bu kısmı ayrı bir birimle yönetiyoruz.
Yarını şekillendirmek bizim için oldukça önemli çünkü tedarik zincirinde beklentiler sürekli değişiyor. Özellikle iş modelleri değişiyor, o yüzden iş yapış şeklimizi değiştirerek yarının tedarik zincirini şekillendirmeyi hedefimizde tutuyoruz. Bunu gerçekleştirirken tabi ki en yüksek kalite, en yüksek iş güvenliği ve sürdürülebilirlik önceliklerimizi ön planda tutacak şekilde ilerliyoruz.