21.yüzyılın en belirleyici unsurlarından biri şüphesiz ki dijitalleşme ve yapay zekâ (YZ) teknolojilerinin hızla gelişmesidir. Küresel rekabet artık klasik sanayi üretimi ya da enerji kaynaklarından ziyade; veri, algoritmalar, yazılım geliştirme ve yapay zekâ uygulamaları etrafında şekillenmektedir. Türkiye de bu dönüşümün farkında olarak, yüksek teknoloji alanında konumunu güçlendirmek ve küresel yarışta söz sahibi olmak için önemli adımlar atmaktadır.
Türkiye, dijitalleşme ve yapay zekâ teknolojilerinde henüz ilk ligde yer almamakla birlikte, orta sınıfta güçlü bir yükseliş eğilimi göstermektedir. Özellikle son 10 yılda:
- Savunma sanayii (drone teknolojileri, insansız hava araçları, elektronik harp sistemleri),
- Fintech ve ödeme sistemleri (ödeme altyapıları, blokzincir çözümleri),
- E-ticaret ve lojistik teknolojileri (pazar yerleri, son mil teslimat çözümleri),
- Sağlık teknolojileri (teletıp, yapay zekâ destekli görüntüleme),
- Otomotiv ve mobilite (TOGG, akıllı ulaşım sistemleri) gibi kritik alanlarda ciddi atılımlar gerçekleştirdi.
2021 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın açıkladığı Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi (2021-2025), Türkiye’nin bu alandaki vizyonunu net şekilde ortaya koymuştur. Bu strateji, yapay zekâ alanında 2025 yılına kadar:
- Yüzde 5’lik milli gelir katkısı,
- 50 bin uzman yetiştirilmesi,
- Kamu ve özel sektör iş birliğinin artırılması gibi hedefler içermektedir.
Orta Vadedeki Planlar ve Fırsatlar
Türkiye, yüksek teknoloji liginde üst sıralara çıkmak için 3 ana eksende çalışmalarını yoğunlaştırmaktadır:
- İnsan Kaynağı ve Eğitim
Yüksek teknoloji üretimi ve yapay zekâ geliştirme için en kritik unsur nitelikli insan kaynağıdır. Türkiye, hem üniversite müfredatlarında hem de özel sektörün akademi projelerinde yazılım geliştirme, veri bilimi, makine öğrenmesi ve yapay zekâ mühendisliği alanlarına yatırım yapmaktadır. TEKNOFEST gibi organizasyonlar gençlerin ilgisini bu alanlara çekmekte ve girişimci ruhu beslemektedir.
- Ar-Ge ve Girişim Ekosistemi
Türkiye’de özellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa merkezli teknoparklar ve kuluçka merkezleri hızlı büyüyor. TÜBİTAK ve KOSGEB destekleri sayesinde pek çok start-up yapay zekâ, siber güvenlik, büyük veri ve otonom sistemler üzerinde çalışmalar yürütüyor. Unicorn çıkarma hedefi de orta vadeli planlarda öncelikli yer tutuyor.
- Kamu ve Regülasyon Politikaları
Kamunun öncülüğünde oluşturulan düzenlemeler, yapay zekâ etiği, veri güvenliği ve siber güvenlik konularında yol haritası çiziyor. Özellikle e-Devlet altyapısının sürekli gelişimi, büyük veri entegrasyon projeleri ve yerli yazılım kullanımının teşviki ile devletin dijitalleşme hamlesi hız kazanıyor.
Riskler ve Zorluklar
Elbette bu yolculukta Türkiye’nin önünde bazı zorluklar da bulunuyor:
- Beyin göçünün azaltılması ve tersine çevrilmesi,
- Yabancı yatırım ve Ar-Ge çekiciliğinin artırılması,
- Patent ve fikri mülkiyet hakları sisteminin daha etkin çalışması,
- Uluslararası standartlara uyum sağlanması.
Sonuç
Dijitalleşme ve yapay zekâ çağında yüksek teknoloji üretimi artık bir lüks değil; ülke güvenliği, ekonomik büyüme ve uluslararası rekabet için zorunluluktur. Türkiye, doğru yatırımlar ve istikrarlı politikalarla bu yarışta orta vadede daha üst liglere çıkabilir. Kararlılık, vizyon ve iş birliği ile Türkiye, 2030’lu yıllarda bölgesel bir teknoloji üssü ve küresel bir oyuncu olma potansiyeline sahiptir.
Erdem YANIK
E-Ticaret İşveren Sendikası
Genel Başkan