Sürdürülebilirlik Akademisi ve TÜGİS iş birliğinde, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı destekleriyle, düzenlenen ‘Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin ilk gününde gıdanın geleceği konuşuldu. Nüfus artarken, yaşanan gıda israfına da dikkati çeken sektör temsilcileri, “Türkiye’de günde üretilen 80 milyon adet ekmeğin, 14 milyon adedi israf ediliyor. Gıdanın yüzde 30’u, yani 3’te 1’i tedarik sürecinde kaybediliyor” uyarısı yaptı. Uzmanlar, artan nüfusu beslemek için hayvan kesmeden kök hücre ve bitkisel üretimle et ve süt ürünleri üretimine ilginin arttığına dikkat çekti.
Sürdürülebilirlik Akademisi ve TÜGİS tarafından her yıl Dünya Gıda Günü ile eş zamanlı gerçekleştirilen “Sürdürülebilir Gıda Zirvesi” gıda endüstrisinin mevcut sınırlarını ve gıda sistemlerindeki durumu mercek altına aldı. Bu yıl 9’uncusu düzenlenen zirvenin ilk gününde, 13 oturumda gıda sanayinden yarının gıdalarına, sürdürülebilir tedarik zincirinden gıda inovasyonlarına kadar önemli konular ele alındı. Kamu, sivil toplum, akademisyenler, sektörün önde gelen markaları, girişimci ve yatırımcıların geniş katılım gösterdiği zirvede, gıda israfı uyarısı yapıldı. Yaşanan gıda israfına dikkati çeken sektör temsilcileri, “Türkiye’de günde üretilen 80 milyon adet ekmeğin, 14 milyon adedi israf ediliyor. Gıdanın yüzde 30’u, yani 3’te 1’i tedarik sürecinde kaybediliyor” uyarısı yaptı. Uzmanlar, artan nüfusu beslemek için hayvan kesmeden kök hücre ve bitkisel üretimle et ve süt ürünleri üretimine ilginin arttığına dikkat çekti.
Yeşil dönüşüm odak noktamız
Zirvede konuşan Ticaret Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, bakanlık bünyesinde yeşil dönüşüm, akıllı ulaşım, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda çalışmalar yaptıklarını söyledi. Gıda israf ve kayıpların azaltılması, hileli gıdanın önlenmesi ve organik tarımın artırılması gibi hedeflere ulaşmak için çalıştıklarını söyleyen Gürcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeşil dönüşüm perspektifiyle hareket ediyoruz. Yenilenmiş ürünlerin satışına yönelik yönetmelik bu çalışmalarımızın bir örneği. Tablet, telefon, oyun konsolları gibi elektronik ürünlerin yenilenerek satışa sunulmasının önü açıldı. Önümüzdeki dönemde bunun kapsamını genişleteceğiz. İthal edilen bu ürünlerde, dış ticaret açığımızın kapatılmasına da katkı sağlayacağını öngörüyoruz. Yine sıfır atıkta, gıda başta olmak israf profilini ortaya koyan bir çalışma başlattık. Haksız fiyatla mücadeleye yönelik çalışmalarımız da sürüyor. Bu kapsamda 81 ilde müfettişlerle denetimler aralıksız sürüyor. Bu kapsamda 2023 yılında fahiş fiyat uyguladığı tespit edilen firmalara yaklaşık 90 milyon TL idari para cezası kesildi. Tarım ürünlerinin modern depolanması için lisansı depoculuk hayata geçirildi ve 45 ilde 184 lisanlı depo işletmemiz, şubeleriyle birlikte 288 noktada lisanslı depoculuk gösteriyoruz. Bu işletmelerin toplam depolama kapasitesi 9,7 milyon tona ulaştı. Lisanslı depolardaki malların alınıp satıldığı, Türkiye ürün ihtisas borsasındaki işlem hacmi de 163.87 milyar TL’ye ulaştı.”
Stokçuluk yapanlara 142,5 milyon TL ceza
Vatandaşları korumaya yönelik faaliyetleri de sürdürdüklerinin vurgulayan Gürcan, otomotiv ve emlaktaki fahiş fiyatlara yönelik çalışmalarını sürdürdüklerini, stokçulukla ilgili de önemli adımlar attıklarını açıkladı. Gürcan, “Otomotivde 6 ay 6 bin kilometre olarak bilinen pazarlama ve satış kısıtlamasına yönelik düzenlemeyi hayata geçirdik. Süreci 1 Ocak 2024’e kadar uzattık. Kuralı ihlal eden 126 firmaya ceza kesildi. Stokçuluk yapan 28 firmaya da 142,5 milyon TL idari para cezası uyguladık” diye konuştu.
Suyun bilinçsiz kullanımı endişeleri artırıyor
Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, gıdada sürdürülebilir kavramını bütüncül bir şekilde ele almak gerektiğini, sorunları belirlemek kadar çözüm üretmenin de büyük önem taşıdığını vurguladı. Kuraklıktan olumsuz etkilenmede tarımı ve gıdanın ilk sıralarda yer aldığına vurgu yapan Sidar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Su kaynakları kısıtlı ve tarımda suyun bilinçsiz kullanımı endişelerimizi artırıyor. FAO’nun ‘su hayattır’ mottosundan yola çıkarsak, günlük gıda ihtiyacı için 4 ton suya ihtiyaç var. Tarım uygulamaları, su kaynaklarını etkiliyor. Bu noktada adımlar atılması gerekiyor, yoksa geç kalacağız. Gıda israfı da bir başka önemli sorun. Dünyada üretilen gıdanın yüzde 30’u sevkiyat sırasında israf oluyor, uygun olmayan nakliye ve depolama koşullarından dolayı.”
Gıda sanayisi teşvikle desteklenmeli
Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, gıdanın geleceği için değişim ve dönüşümü esas aldıklarına vurgu yaptı. Bu yıl Cumhuriyet’in 100’üncü kuruluş yıl dönümünün kutlandığını anımsatan Bursa, “İkinci yüz yılda çok büyük hedeflerimiz var ve bu hedeflerin ötesine geçmek için çalışmalıyız. En önemli sorunumuz çalışma ve üretme. İki başlığı gerçekleştirmek için, gerçek anlamda Kurtuluşu Savaşı seferberliği kadar büyük seferberlik ilan etmeliyiz” dedi. İşsizliğin yaşandığı ortamda birçok işletmenin çalıştıracak eleman bulamadığını dile getiren Bursa, “Turizm bölgesine gidin lokanta, tarlaya giden işçi, sanayiye gidin çırak, kalfa, işçi… Bütün bunlarda eksiklikler görüyoruz, o nedenle çok gayret etmeliyiz” dedi. Gıdada bir konuya dikkati çeken Bursa, “Son dönemde savunma sanayisindeki başarılar göğsümüzü kabartıyor. Bizim gıda sektöründe, nasıl ki savunma sanayine yönelik teşvikler veriliyor, gıda sektöründe de önemli alt yapı desteklerine ihtiyacımız var” diye konuştu.
Güçlü değil, güçlendiren liderler
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Mehmet Tütüncü, dünyada birçok şeyin hızla değiştiğini, hızlı değişimin de belirsizlik ortamı yarattığına işaret ederek, bunun hızlı öğrenmeyi zorunlu kıldığını vurguladı. Tütüncü, şöyle devam etti: “Sürekli öğrenmeye geçmemiz gerekiyor. Her şey değişirken, günümüzde liderlik ve şirket kültürü modelinin de değişmesi gerekiyor. Bugünkü işimize odaklanırken, geleceği de düşünmeli. Liderler artık birden fazla şapka takmak zorunda. Sadece bugüne odaklanırsak, geleceğe yanıt vermek için geç kalabiliriz. Güçlü liderler değil, güçlendiren liderler olmalı. Hep ‘lider burada’ demek zorunda değilsiniz ancak çalışanın ihtiyacı olduğunda yol göstermelisiniz. Bunu yapmak için de işin dinamiklerini iyi bilmek gerekiyor.” Bu noktada üç kritik konuya vurgu yapan Mehmet Tütüncü, bunları belirsizlik – gündemi yönetmek, şirket hedeflerini, yüksek performansı yönetmek ve şirketleri geleceğe hazırlamak olarak sıraladı. Gıdanın stratejik bir ürün olduğuna vurgu yapan Tütüncü, “İnsan var olduğu sürece gıdaya ihtiyaç olacak. Gıdada riskler her geçen gün büyüyor. Artan göçler de gıda krizine aslında yol açıyor. Bir yer gıdaya ulaşamazken, bir yere talep yığılıyor. Bioçeşitlilik kaybı da sorun yaratıyor. Su konusu da öncelikli problemlerden biri. Gıda sofraya gelene kadar üretimin 3’te 1’i yolda kayboluyor. FAO, tarımsal üretimin yüzde 70 artması gerektiğini söylüyor. Biz tarladan sofraya yönelik çalışmalar, sözleşmeli üretim ve eğitimlerle verimliliğin artırılmasın için birçok projeye destek veriyoruz” diye konuştu.
Bitkisel bazlı proteine 250 milyon dolarlık yatırım
Tiryaki Agro CEO’su Süleyman Tiryakioğlu, “Dünya 1950’lerden bu yana verimlilik artışına odaklandı, bu konuda çok önemli atılımlar yaptık. Ancak bu metodun vahşi bir yaklaşım olduğuna, bu yaklaşımın toprak sağlığına, kırsal kalkınmaya ve gıda güvenliğine tehdit oluşturduğuna şahit oluyoruz. Üstüne bir de iklim değişikliği eklenince geleneksel metotların dönüştürülmesi artık zorunlu hale geldi.”
Risklere karşı dayanıklı yönetim anlayışı
Ülker CEO’su Mete Buyurgan, iklim kriziyle mücadelede gıda sektörünün değişim ve uyum potansiyeline rağmen bundan etkilenecek sektörler arasında yer aldığına dikkat çekti. Buyurgan şu değerlendirmeyi yaptı: “Ülker olarak küresel gündemler, risk ve fırsatlar doğrultusunda yeni bir sürdürülebilirlik vizyonu oluşturduk. Hedeflerimizi ve çalışmalarımızı Dünyamız, Değer Zinciri, Çalışanlar ve Toplum olmak üzere dört başlık altında topladık. 2050 Net Sıfır yolculuğumuzda, orta ve uzun vadeli hedeflerimizi de bu çerçevede yeniledik. Sürdürülebilir ham madde tedarikine verdiğimiz önemli buğday, fındık, kakao özelinde projeler geliştiriyoruz. Risklere karşı daha dayanıklı bir yönetim anlayışına sahip olarak, liderliğimizi ve rekabet avantajımızı devam ettirmeyi hedefliyoruz.”
80 milyon ton ekmek üretiliyor
UNO Yönetim Kurulu Üyesi & CEO Vekili Evin Pehlivanlı, Türkiye’nin kişi başı ekmek tüketiminin en yüksek ülke olduğunu söyledi. Gıda israfının azaltılmasına odaklandıklarına işaret eden Pehlivanlı, israfın hangi noktalarda oluştuğuna ilişkin çalışma yaptıklarını, bunu yakında kamuoyu ile paylaşacaklarını, belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de günde 80 milyon adet ekmek üretiliyor, bunun 14 milyon adeti israf ediliyor. Neredeyse ürettiğimiz her 5 ekmekten biri israf ediliyor. Bu 14 milyonun 13,7 milyon adeti ambalajsız ekmekten oluşuyor. İsraf noktalarında, tedarik zinciri ve tüketim noktaları karşımıza çıkıyor. Tüketiciyle hiç buluşamayan ciddi gıda kaybı var. O nedenle ambalaj, gıda için koruma bariyeri. Havadan, nemden koruyor, bozulmasını ve küflenmesini önlüyor. Ekmeğe ömür sağlıyor. Ambalaj teknolojileri o nedenle çok önemli. Araştırmalarımız, ambalajlı ürünlerin israfı yüzde 50 azalttığını gösteriyor. Bizim ambalajlarımız, kazara doğaya karışması halinde, 24 ayda çözünerek yok alan ve hiçbir zararlı kalıntı bırakmıyor.”
Fiyat artık birinci kriter değil
Omron Endüstri Çözümleri Ülke Müdürü Yusuf Safran, dünyada nüfusun 2050’de 10 milyar, Türkiye’de 100 milyona ulaşmasının beklendiğine işaret ederek, bugünkü tüketim alışkanlıklarıyla devam edilmesi halinde, üç dünyaya daha ihtiyaç olduğunu vurguladı. Ambalaj konusuna da değinen Safran, global ölçekte yüzde 10’unun geri dönüştürülebildiğini, Türkiye’de bu oranın yüzde 9’un altında olduğunu düşündüğünü söyledi. Ayrışmaya izin veren, biyo çözünür yeni nesil paketlemelere ihtiyaç olduğunu vurgulayan Safran, günümüzde tüketici davranışının da değiştiğini belirterek, “Tüketici artık fiyat önemli ancak, etiket bilgilerine, çevreye duyarlılık gibi kriterleri de dikkat etmeye başladı” dedi.
Yeşil dönüşüm OVP’ye girdi
Sütaş Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Duygu Yılmaz, sürdürülebilirlikte artık aksiyon almak gerektiğini vurguladı. Yılma, şöyle devam etti. “Bu yıl o aksiyonların alınması zorunlu hale gelecek, hukuki zorunlulukların olacağı bir yıl. Avrupa Birliği’ne ihracat için. Bu konuda yoğun mesai harcanıyor. Yine Orta Vadeli Program’da (OVP) ilk defa yeşil dönüşüm başlığı açıldı. Bu, Türkiye’nin bu yolda yapmak istediklerine yönelik önemli bir adım” diye konuştu. Döhler CEO’su Can Aydemir, mevzuat beklemeden her şirketin şapkayı önüne koyup, gerekeni yapması gerektiğini söyledi. Aydemir, çayda ithalatı kesen önemli bir ihracat hikayesi yazdıklarını açıkladı.
Bağını sormayan tüketici geride kaldı
Ferrero Fındık Genel Müdürü Bamsi Akın, dünyada ve Türkiye’de sıfır emisyon için çalışmalar yaptığını, şirketlerin de bunu gündemlerine alması gerektiğini vurguladı. Değerli tarım ve fındık konusuna değinen Bamsi Akın, “Fındık tedarik zincirinin adil, sürdürülebilir ve şeffaf olmasını hedefliyoruz. Türkiye’de fındık değer zincirinin iyileştirilmesi için katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Sivil toplum kuruluşları, çiftçi ve değer zincirinin tüm paydaşlarıyla işbirliği yapıyoruz ve herkes için bir fındık sektörü hedefiyle, 2012 yılından bu yana Ferrero Değerli Tarım Sürdürülebilirlik programımızı da yürütüyoruz” diye konuştu. Çocukların oynayarak öğrenmesi kapsamında aktiviteler yaptıklarını belirten Akın, 10 yılda 21 bin aşkın çocuğa ve 9 bine yakın aileye ulaştıklarını söyledi. Tüketicinin artık ne yiyip içtiğini bilmek istediğini belirten Akın, “Üzümünü yiyip bağını sormayan tüketici artık geride kaldı. Tedarikçi şeffaflığı önem arz ediyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Sıcaklık artışı riskleri de getiriyor
Pınar Et & Çamlı Yem Başkan Yardımcısı Tunç Tuncer, iklim değişikliğiyle artan sıcaklık karşısında hayvancılık için yem üretiminde daralmaların söz konusu olduğunu belirterek, “Tarım arazilerinin de daraldığını görüyoruz” dedi. Yaşanan gelişmelerin ışında yapılan araştırmaların gıda kalitesinde de değişiklikler olduğunu gösterdiğine işaret eden Tuncer, sıcaklık artışının yeni riskleri de beraberinde getirdiğini sözlerine ekledi.
Rasyonel tarıma geçmeliyiz
Danone Türkiye Sürdürülebilirlik Lideri Begüm Yontar Avcı, tatlı su kaynaklarını yüzde 74’ünün tarım için kullanıldığını, sürdürülebilirliği sadece karbon salınımına indirgemenin gerçekçi çözümlere götürmeyeceğine işaret etti. İklim değişikliğinden önce su kaynaklarının etkilenmesinin söz konusu olduğunun altını çizen Begüm Yontar Avcı, “Tarım ve hayvancılığın iklim krizinden en çok etkilenecek sektör olduğunu düşünüyorum. Akıllı tarımı hayata geçiremezsek, ürünlere üretim ve erişilebilirlikte sorunlar yaşanabilir. Rasyonel tarım politikalarına geçmeliyiz.”
Sektörümüze öncülük edeceğiz
Palsgaard Türkiye Genel Müdürü Eymen Baltaşı Çırağıloğlu, Palsgaard’ın, bugün 100 yılı aşkın deneyimi, üreticilerin kullanımına sunduğu yüzlerce farklı ürünü ve derin teknik bilgisi ile dünya genelinde gıda, ambalaj ve kozmetik sektöründeki üreticilere emülgatör tedariği sağladığını söyledi. Çırağıloğlu, “Gıda israfının önlenmesine yönelik yenilikçi yaklaşımlarımız ile alanımızda, sektörümüze öncülük etmeye devam edeceğiz” dedi. Aromsa Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı Melis Yasa Aytaman ise döngüsel ekonomiye katkıda için çeşitli uygulamalar yaptıklarını belirterek, “Örneğin; çay, kahve ve domates posaları, narenciye kabuğu gibi çeşitli atıkları farklı ürün gruplarında uyguluyoruz. Hammadde temini konusunda da Ar-Ge sürecinde döngüye dahil edilebilecek maddeleri araştırıyor ve yerel tedariği önceliklendiriyoruz” dedi.
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beraat Özçelik, geleceğin gıda mühendislerini yetiştirdiklerini belirterek, “Sürdürülebilirlik konusunu ders içeriklerimize de yerleştirdik, öğrencilerimizi bu konuda donanımlı hale getirmeye çalışıyoruz” dedi. Hayvansal proteinlerin bitkisel yöntemlerle üretilmesine yönelik risklere değinen Özçelik, “Ucuz besin kaynağı olarak hayvancılık ürünlere ihtiyacımız var” dedi. Migros Kalite ve Çevre Yönetimi Direktörü Dr. Hülya Günay, 56 üyesi olan Sürdürülebilir Gıda Platformunda, eş başkanı olduğu Gıda atığı çalışma grubunun çalışmalarından bahsetti. Günay, “Birinci önceliğimiz gıda atığının önlenmesi. Bu noktada sektöre yönelik 5 klavuz hazırladık. Süt ve süt ürünleri, kümes hayvanları, bal, hububat, kuru meyve ve çay sektörü gibi. Bunları ilgi bakanlığımızla da istişare edildi. Daha sonra bunu platform üzerinden duyurup, sektörün kullanımına sunacağız” dedi.
İş dünyasının desteği sürüyor
9. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin ana sponsorları Aromsa, Palsgaard, Tiryaki, Uno, Ülker Zirveye Döhler ,Ferrero Fındık,Omron,Pınar,Sütaş platin sponsor; Bizim Toptan,Danone,Haribo,Şok altın sponsor ;Balparmak ,Cargill,Herbalife,İçim,Komili, Mérieux NutriSciences gümüş sponsor; Züber atıştırmalık sponsoru olarak yer aldı.
Bu yıl herkese açık ‘online’ etkinlik olarak yapılan Sürdürülebilir Gıda Zirvesi ile ilgili detaylı bilgiye https://surdurulebilirgidazirvesi.com/ internet sitesi üzerinden erişebilir, program detaylarını takip edebilirsiniz.