Ayakkabı Dünyası CEO’su Gürkan Ergenekon, Türkiye’de AI destekli imaj çekimlerini hayata geçiren ilk moda markalarından biri olduklarını belirterek bu adımın sektörde iş yapış biçimlerini dönüştürdüğünü söyledi. AI’ın hız, esneklik, kişiselleştirilmiş deneyim ve sürdürülebilirlik avantajları sunduğunu vurgulayan Ergenekon, “AI bizim için yaratıcılığın yerine geçen değil, onu destekleyen bir partner” diyerek önümüzdeki 5 yıl içinde Ayakkabı Dünyası’nı dijitalleşmiş bir deneyim markasına dönüştürmeyi hedeflediklerini ifade etti.
Ayakkabı Dünyası, Türkiye’de AI destekli imaj çekimlerini hayata geçiren ilk moda markalarından biri oldu. Bu adımın hem markanız hem de Türk moda sektörü için ne tür dönüşümlere kapı aralayacağını düşünüyorsunuz?
Ayakkabı Dünyası olarak, moda ve teknolojiyi buluşturan yeni nesil bir hikâyeye imza attık. Trendlere öncülük eden marka olma vizyonumuzu; moda ve AI iş birliğiyle yeni bir boyuta taşıdık. Sonbahar-Kış 2025/26 koleksiyon ürünlerimizin gerçek görüntülerini içeren AI destekli görsel üretim teknolojisini kullanarak modada geleceğin kapılarını araladık.
Koleksiyonun görsel dünyası; moodboard’dan son aşamaya kadar, geleneksel fotoğraf çekiminde kullanılan tüm yaratıcı adımların AI tabanlı alternatifleriyle inşa edildi. Koleksiyonun görsel dili, insan yaratıcılığı ve yapay zekanın sınırsız üretim kapasitesi arasındaki iş birliğiyle ortaya çıktı. Biz yapay zekayı bir çözüm değil bir “ortak yaratıcı” olarak gördük, onun önerdiği varyasyonları, insan sezgisi, kültürel farkındalık ve tercihlerimizle yönlendirdik. Yüksek çözünürlüklü fotoğraf ve video görsellerinin tam AI ile oluşturulma süreci; pazarlama ekibimiz, frög kreatif ajans ve yeni nesil yapay zeka ajansı 788 Creative Studio tarafından yalnızca bir haftada tamamlandı.
Türkiye’de AI ile imaj çekimlerini hayata geçiren ilk moda markalarından biri olarak attığımız bu adım, bir teknoloji yatırımı; aynı zamanda sektördeki iş yapış biçimlerini yeniden tanımlama fırsatı. AI destekli imaj çekimleri, hız ve esneklik kazandırmanın ötesinde, tüketicilere daha kişiselleştirilmiş ve dinamik görsel deneyimler sunmamızı sağlıyor. Bu çalışmada yaratılan statik görselleri hareketli bir katalog formatına dönüştürerek koleksiyonun hikayesini akıcı ve dijital-first bir deneyimle videolarla sunduk, böylece klasik katalog anlayışının ötesine geçen yenilikçi bir moda deneyimi de ortaya koyduk.
Dışarıdan bakıldığında yalnızca “yapay zeka ile görsel üretimi” gibi görünebilecek bu çalışma aslında teknoloji, strateji ve yaratıcılığın takım çalışmasıyla birleştiği, uzmanlık ve derinlemesine bilgi gerektiren çok katmanlı bir mühendislik çalışması ki bu sebeple yapay zekanın temeli “prompt engineering” ifadesiyle tanımlanıyor. Türk moda sektöründe de bu yaklaşımın yeni bir standart oluşturacağına inanıyorum. Markaların dijitalleşme hızını artıracak, aynı zamanda küresel rekabette daha güçlü konumlanmalarına katkı sağlayacak.
Dijitalleşme ve yapay zekâ, moda dünyasında yalnızca görsel üretim tekniklerini değil, tüketici alışkanlıklarını da değiştiriyor. Sizce önümüzdeki dönemde AI, müşteri deneyimini hangi yeni boyutlara taşıyacak?
AI, artık sadece görselle sınırlı değil; müşteri deneyiminin her noktasında dönüştürücü bir rol oynuyor. Önümüzdeki dönemde, yapay zekâ ile alışverişin tamamen kişiselleştirildiğini göreceğiz. Kullanıcıya özel ürün önerileri, sanal deneme teknolojileri ve chatbot destekli anlık iletişim deneyimleri, alışverişi çok daha akıcı ve keyifli hale getirecek. AI, müşteriyi tüketiciden çok markayla ortak bir yolculuk içinde olan “deneyim ortağı” olarak görmemizi sağlıyor.
AI tabanlı prodüksiyon sürecinizde, hız ve verimlilik kazanımlarının yanı sıra sürdürülebilirlik vurgusu da öne çıkıyor. Bu yaklaşımı, şirketinizin genel sürdürülebilirlik stratejisiyle nasıl bütünleştiriyorsunuz?
Bizim için sürdürülebilirlik hem çevresel bir sorumluluk hem de işimizin geleceğini güvence altına almanın bir yolu. AI destekli prodüksiyon sayesinde ciddi ölçüde kaynak tasarrufu sağlıyoruz. Yapay zeka; çekimler için daha az seyahat, daha düşük karbon ayak izi ve daha az fiziksel malzeme kullanımı anlamına geliyor. Bu kazanımları, döngüsel ekonomi yaklaşımımız ve çevre dostu üretim süreçlerimizle birleştirerek şirketimizin genel sürdürülebilirlik vizyonuna entegre ediyoruz.
Ayrıca bu süreçte gördük ki yapay zeka üretim yükünü hafifletiyor ve yaratıcı ekiplerin stratejiye, konsepte ve duygusal bağ kurmaya daha fazla zaman ayırmasını sağlıyor.
Moda, teknoloji ve insan yaratıcılığı arasında kurduğunuz dengeyi nasıl tanımlıyorsunuz? AI’ı “yaratıcı bir partner” olarak görmeniz, tasarım ekiplerinizin iş yapış biçimini nasıl etkiledi?
Ayakkabı Dünyası, teknolojiyle iç içe bir yaşam tarzı markası. AI’ı, insan yaratıcılığının yerine geçen değil, onu destekleyen bir partner olarak konumlandırıyoruz. Bu da tasarım ekiplerimiz için yeni fikirleri daha hızlı test edebilmek, ilham kaynaklarını çeşitlendirmek ve yaratıcılığı genişletmek anlamına geliyor. AI sayesinde ekibimiz daha cesur ve deneysel işler çıkarabiliyor çünkü deneme süreçleri çok daha hızlı ve düşük maliyetli hale geliyor. AI ile teknoloji, yaratıcılığın önüne geçmiyor, yanına yer alıyor.
Ayakkabı Dünyası’nın vizyonunda yapay zekâ ve dijital dönüşümün önümüzdeki 5 yıl içindeki yeri nedir? Global moda trendleriyle kıyaslandığında, Türkiye’de bu alanda nasıl bir öncülük hedefliyorsunuz?
Ayakkabı Dünyası olarak yapay zekayı ürün ve hizmet üretimimizin bir parçası değil, yaratıcı süreçlerimizin bir ortağı olarak görüyoruz. Bu bağlamda, insan dokunuşunu veriyle, kültürel içgörüyü teknolojik çeviklikle birleştirerek markalarımızı çok daha vurgulu hale getirirken önümüzdeki 5 yıl içinde Ayakkabı Dünyası’nı dijitalleşmiş bir deneyim markası haline getirmeyi hedefliyoruz. Yapay zekayı stok yönetiminden lojistiğe, müşteri hizmetlerinden pazarlama stratejilerine kadar her noktaya entegre etmeyi planlıyoruz. Global moda markalarının bu alandaki hızlı dönüşümünü yakından takip ediyoruz. Amacımız, Türkiye’de örnek teşkil edecek projelerle öncülük etmek. Türk moda sektöründe dijitalleşmenin itici gücü olmak da hedeflerimiz arasında yer alıyor.