Skip to content Skip to footer

Hasan Ulutürk: Her temas noktasında tutarlı ve kaliteli bir marka deneyimi sunmayı hedefliyoruz

Avon Türkiye Genel Müdürü Hasan Ulutürk, Avon’un 2025 yılı hedeflerini ve ilk çeyrek performansını değerlendirdi. 2025’in başından bu yana yürütülen pazarlama ve iletişim stratejilerine de değinen Ulutürk, markanın büyüme yolculuğunda fiziksel mağazacılık alanında attığı adımları, açılan mağaza sayılarını ve yapılan yatırımları paylaştı. Ayrıca sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk projeleri kapsamında yürütülen çalışmaları da paylaştı.

  1. Yılın ilk yarısını geride bırakırken, Avon’un 2025 yılına dair hedefleri doğrultusunda nasıl bir başlangıç yaptığını söyleyebiliriz? İlk çeyrek performansınız beklentilerinizi karşıladı mı?

2025 hedeflerimiz doğrultusunda yıla güçlü bir başlangıç yaptık. Sürdürülebilir büyüme için net bir yol haritası oluşturduk. Bu çerçevede, müşteri bağlılığını arttırmak ve uzun vadeli ilişkiler kurmak temel önceliklerimiz arasında yer alıyor.

İlk çeyrek performansımız, genel anlamda beklentilerimizle örtüşüyor. Özellikle dijital dönüşüm alanında attığımız adımlar ve e-ticaret ile perakendedeki büyüme stratejilerimiz, olumlu sonuçlar vermeye başladı. Markamızın görünürlüğünü arttırmaya yönelik yaptığımızyatırımlar, sahada somut etkiler yaratıyor.

Bu süreçte dikkat çeken önemli bir gelişme de  ürünlerimizin Watsons mağazalarında yer almaya başlaması oldu. Bu iş birliğiyle, Avon’u geleneksel satış kanallarının ötesine taşıyarak, müşterilerimize daha fazla temas noktası sunuyoruz. Artık Avon ürünlerine yalnızca kataloglardan değil, perakendenin güçlü oyuncularından biri olan Watsons mağazalarından da ulaşmak mümkün. Bu adım, stratejik olarak büyümeyi hedeflediğimiz  perakende kanalında bizim için önemli bir kilometre taşı oldu.

Avon ailesi olarak, rekabetçi konumumuzu korurken müşterilerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlamaya devam edeceğiz. Aynı zamanda, topluma ve çevreye daha iyi bir gelecek sunma vizyonumuz doğrultusunda sürdürülebilirlik odaklı projelerimizi de kararlılıkla sürdürüyoruz. Geleceğe umutla bakıyor,yılın geri kalanında da bu ivmeyi korumayı hedefliyoruz.

  1. 2025’in başından bu yana yürüttüğünüz pazarlama kampanyaları ve iletişim stratejilerinizden öne çıkan projeler hangileri oldu? Bu çalışmaların tüketici üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

2025’e girerken pazarlama ve iletişim stratejilerimizi sadece ürün ve hizmet odaklı olmaktan çıkarıp daha kapsayıcı bir yaklaşıma dönüştürdük. Hedefimiz, topluma katkı sağlayan,  tüketicilerimizle güçlü, samimi bir bağlar kuran projelere odaklamaktı. Avon olarak, bir markanın gücünün yalnızca ürün kalitesinden değil; insanlara, hayvanlara ve yaşadığımız dünyaya karşı taşıdığı sorumluluktan beslendiğine inanıyoruz. Yıl boyunca hayata geçirdiğimiz tüm kampanyalar da bu anlayış üzerine kurulu.

Bu dönemde öne çıkan projelerimizin başında; sürdürülebilirlik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve hayvan haklarına yönelik çalışmalarımız geliyor.  Cruelty-free yaklaşımımızı yalnızca iletişim kampanyalarımızda değil, ürün geliştirme ve üretim süreçlerimizin tamamında kararlılıkla uyguluyoruz.  Bu duruşumuz, özellikle bilinçli tüketicilerden yoğun destek gördü.

Aynı zamanda çevre dostu ambalaj çözümleri geliştirme ve geri dönüştürülebilir malzeme kullanımını arttırma hedefimiz doğrultusunda yürüttüğümüz  projeler, olumlu karşılandı. Eşitlik ve kapsayıcılık temalı sosyal sorumluluk çalışmalarımız da geniş kitlelerin takdirini topladı. Bu girişimler, tüketicilerimizle güvene dayalı bir ilişki kurmamıza ve markamıza olan bağlılığın güçlenmesine doğrudan katkı sağladı.

Bu yıl ayrıca, güzellik anlayışını kalıpların dışına taşıyan yepyeni parfüm koleksiyonumuz Perfect Nonsense’ı portföyümüze ekledik. Zıtlıkların büyüleyici uyumundan ilham alan bu seri, bireyselliği ve yaratıcılığı merkeze alarak özellikle Z kuşağının kişisel ifade arayışına güçlü bir yanıt veriyor. Alışılmışın dışında koku kombinasyonları sunan koleksiyonumuz, Leaping Bunny sertifikalı cruelty-free yaklaşımıyla da büyük ilgi gördü. Lansman döneminde hem yaratıcı konseptiyle hem de sürdürülebilir yaklaşımıyla dikkat çeken Perfect Nonsense, marka değerlerimizle güçlü bir bağ kurarak tüketici nezdinde farklılaştı.

Buna ek olarak, ikonik ürünlerimizden Ultra Ruj serimizi yenileyerek tüketicilerimizle buluşturduk. %25 daha fazla pigment içeren* yeni formülüyle Ultra Mat ve Kremsi Rujlar, tek sürüşte canlı ve yoğun renk deneyimi sunarken; susam yağı, avokado yağı ve E vitamini ile zenginleştirilen içeriği sayesinde konforlu bir kullanım sağlıyor. 50 renk seçeneği ve farklı bitiş alternatifleriyle Ultra Ruj, kişiselleştirilmiş güzellik anlayışını destekleyerek tüm cilt tonlarına hitap eden kapsayıcı bir koleksiyon olarak öne çıktı.

Bu kampanyalar sayesinde Avon,  sadece güzellik ürünleri sunan bir marka olmanın ötesine geçerek; değerlerine sahip çıkan ve toplumsal faydayı önceliklendiren bir marka olarak konumlandı. Tüketicilerimizin markamıza duyduğu güvenin ve sadakatin her geçen gün artmasından büyük memnuniyet duyuyoruz.

*Ultra Mat ve Ultra Kremsi Rujların önceki formülleriyle karşılaştırıldığında.

  1. Avon genellikle doğrudan satış modeliyle biliniyor, ancak fiziksel mağazacılık tarafında da adımlar attığınızı görüyoruz. Bu yıl kaç yeni mağaza açtınız ve bu yatırımlar hangi bölgelerde yoğunlaştı?

Avon olarak yıllardır Türkiye’de, doğrudan satış modeliyle binlerce  kadına ekonomik bağımsızlık kazanma fırsatı sunuyoruz. Ancak değişen tüketici alışkanlıkları ve dijitalleşmenin etkisiyle  çoklu kanal stratejimizi her geçen gün daha da güçleniyoruz.  Sosyal medya, e-ticaret ve fiziksel mağazacılığı kapsayan entegre bir yaklaşımla, markamızın erişimini ve etkisini tüm temas noktalarında arttırmayı hedefliyoruz.

Bu stratejinin önemli bir parçası olarak, fiziksel mağaza ve kiosk yatırımlarına hız verdik. Açılan yeni  mağaza ve kiokslarla birlikte Türkiye genelinde toplamda 88 satış noktasına ulaştık. Yaklaşık 50 ilde aktif hizmet verirken, mağaza yatırımlarımızı hem müşteri potansiyelinin yüksek olduğu büyük şehirlerde hem de büyüme fırsatı gördüğümüz gelişmekte olan bölgelerde yoğunlaştırdık. Buna ek olarak, Watsons ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği sayesinde ürünlerimizi daha fazla fiziksel noktada tüketicilerle buluşturuyoruz. Global ölçekte  ise 2.300’ü aşkın mağaza ve güzellik uzmanı perakendecilerle yapılan ortaklıklarımız, uluslararası temas noktalarımızı genişletmeye devam ediyor.  Bu çoklu kanal yapısı, tüketicilere hem online hem de fiziksel mağazalar arasında tercih yapma özgürlüğü sunarken, her temas noktasında tutarlı ve kaliteli bir marka deneyimi yaşatmayı hedefliyoruz.. Böylece tüketiciyle olan bağımızı güçlendiriyor, alışverişi daha kişisel ve keyifli bir deneyime dönüştürüyoruz.

  1. Mağazalaşma stratejinizin arkasında yatan temel hedef nedir? Tüketiciyle yüz yüze temasın marka algısına katkısı konusunda ne düşünüyorsunuz?

Mağazalaşma stratejimizin temelinde, tüketicilerimizle daha yakın, birebir ve samimi bir ilişki kurma hedefimiz yer alıyor. Avon olarak sadece ürün sunan değil, aynı zamanda deneyim yaşatan bir marka olmayı önemsiyoruz. Fiziksel mağazalar; müşterilerimize ürünleri doğrudan inceleme , uzmanlardan birebir destek alma ve markamızla daha derin bir bağ kurma fırsatı sağlıyor.

Yüz yüze temas, özellikle güven ve sadakat gibi marka algısını şekillendiren unsurlar açısından büyük önem taşıyor. Tüketiciler bir ürünü fiziksel olarak deneyimleyip kendilerine özel yönlendirmeler aldıklarında, bu deneyim markayla olan ilişkilerini güçlendiriyor ve daha kalıcı bir bağlılık yaratıyor.Dolayısıyla mağazalaşmayı, yalnızca satış kanallarımızı çeşitlendirme adımı olarak değil, aynı zamanda müşterilerimizle aramızdaki bağı kuvvetlendirek stratejik bir yatırım olarak görüyoruz.

  1. Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk tarafında Avon’un bu yıl içinde attığı adımlar neler oldu? Topluma katkı sağlayan projelerinizden bahseder misiniz?

Avon olarak güzelliği yalnızca dış görünüşle sınırlı görmüyor, onu içinde yaşadığımız dünyaya ve topluma karşı taşıdığımız sorumlulukların bir yansıması olarak değerlendiriyoruz. Bu yaklaşımla  2025 yılında da sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.

Geçen yıl attığımız en önemli adımlardan biri, Leaping Bunny Programı onayını alarak cruelty-free taahhüdümüzü küresel  ölçekte tescillemek oldu. Hayvanlar üzerinde test yapmayan ilk global güzellik markalarından biri olarak, ürün güvenliliğini sağlamak adına alternatif test yöntemlerini geliştirip uygulamaya devam ediyoruz. Tüm tedarik zincirimizi Leaping Bunny standartlarına uyumlu hale getirerek bu alandaki kararlılığımızı somutlaştırdık.

Çevresel etkilerimizi azaltmak adına, ürün yaşam döngüsünün her aşamasında sürdürülebilirlik odaklı hareket ediyoruz. Ambalajlarımızın %80’i hâlihazırda yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir veya kompostlanabilir.. 2030 hedefimiz ise bu oranı %100’e çıkarmak. Aynı zamanda döngüsel ekonomi ilkelerini benimseyerek, kaynak kullanımında da önemli kazanımlar sağladık; yalnızca  geçen yıl 2,1 milyon litreden fazla su tasarrufu gerçekleştirdik. Karbon ayak izimizi azaltmak amacıyla ürün formüllerimizi çevresel etkilerine göre analiz eden yeni bir değerlendirme aracı  geliştirdik. Bu alandaki çalışmalarımızı desteklemek üzere sürdürülebilir  ürün ve teknoloji geliştirmeye odaklanan özel bir ekip de kurduk.

Toplumsal sorumluluk tarafında ise her zaman olduğu gibi kadınların güçlendirilmesini ve toplumsal cinsiyet eşitliğini odağımıza alıyoruz. Kadınlara eşit fırsatlar sunmak, onların ekonomik ve sosyal açıdan  güçlenmelerine katkıda bulunmak, Avon’un DNA’sında yer alan temel bir değer. Aynı zamanda çeşitliliği destekleyen ve eşitliği önceleyen projelerle daha adil bir dünya için çalışmalarımızı südürüyoruz.

Tüm bu çalışmalarımızı şeffaf bir şekilde  paylaşmak adına hazırladığımız 2023 Kurumsal Sorumluluk Raporu, sürdürülebilirlik yolculuğumuzun önemli bir göstergesi niteliğinde. Avon olarak hem gezegenimizi koruma hem de toplumun her kesimine dokunma hedefimizi kararlılıkla sürdürüyoruz.