TOBB Patent ve Marka Vekilleri Meclis Başkanı ve Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz: 2024 yılındaki başvuru oranlarını açıklayarak, coğrafi işaret ürün tescilinin ekonomiye etkisini, en çok hangi alanda patent başvurusu yapıldığını ve yapay zeka ve dijital platformların hizmetlerinde yarattığı dönüşümü anlattı.
2024 yılının ilk yarısında Türkiye’de patent başvuruları nasıl bir seyir izledi? Kaç patent başvurusuna aracılık ettiniz? Geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında başvurulardaki artış ya da azalışın sebepleri neler olabilir?
TÜRKPATENT verilerine göre, Haziran ayında toplam yerli patent başvurusu geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,1 artışla 562’ye çıktı. Bu alandaki başvurular Ocak ayında 402, Şubat ayında 405, Mart’ta 586, Nisan ayında 477 ve Mayıs ayında 624 olarak gerçekleşti. Yılın ilk yarısında yerli patent başvuru sayısı 3056’ya ulaştı.
Yabancı patent başvuruları ise Haziran ayında 2023’ün aynı ayına göre yüzde 38,6 artışla 653’e yükseldi. Ocak’ta 582, Şubat’ta 676, Mart’ta 651, Nisan’da 581 ve Mayıs’ta 758 yabancı patent başvurusu yapıldı. Yılın ilk yarısında gerçekleşen yabancı patent başvuru sayısı 3901 idi. Böylece 2024’ün ilk 6 aylık döneminde yapılan toplam patent başvuruları 2023’ün aynı döneminde kıyasla yüzde 20 yükseliş gösterdi.
Teknoloji ve inovasyon alanındaki hızlı gelişmelerin özellikle yapay zeka, biyoteknoloji ve temiz enerji gibi sektörlerde daha fazla şirketin ve girişimcinin yeni ürün ve süreçler geliştirmesi, hükümetin AR-GE ve inovasyonu teşvik eden politikaları ve girişimcilerin patent almasını kolaylaştıran teşvikler sunması, uluslar arası pazarda rekabetin artmasıyla birlikte firmaların farklılaşmak için patent başvurusunda bulunma ihtiyacı, girişimcilerin ve şirketlerin fikri mülkiyetin önemini daha iyi kavraması gibi faktörleri patent başvurularını artıran etkenler arasında sayabiliriz.
Patent başvuru sayılarında artış gözlemlenmesi, inovasyon ve teknolojik gelişim açısından umut verici bir tablo sunuyor. Ancak bu artışın, uzun vadeli sürdürülebilir büyüme için yeterli olmadığı aşikar. Ülkemizde ARGE merkezlerinin sayısının artırılması, sadece patent sayısını yükseltmekle kalmayıp, aynı zamanda yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesi için de kritik bir adım olacaktır. Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilen personel sayısı ile bu kişilerin ürettiği patent sayılarına baktığımızda kişi başına düşen patent sayısının 0,4 olması demek. Bu sayının en az 1 olması gerekiyor. Buradan yola çıkarak ülkemizin Ar-Ge merkezlerinde 160 bin adete yakın patent üretilmeli.
Yeni buluş için mevcutta var olan patentler incelenerek ihtiyaç olan geliştirme veya soruna çözüm çalışmalarında üreteceğimiz yeniliğin benzerlik durumları mutlaka karşılaştırılmalı. Zira çalışma sonucu ortaca çıkacak buluşun daha önce patent alınmış yeniliklerden mutlaka farklı olması gerekmektedir. Avrupa Patent Ofisi verilerinde 50 milyona yakın patent verisi bulunmaktadır. Bunlara erişimin yolu Patent Vekillerinden danışmanlık almaktan geçiyor. Bu veriler incelendikten sonra sektörün ihtiyacı değerlendirilirse yenilik yapma zamanı kısalır ve harcanacak kaynaklar daha optimum kullanılmış olur.
Türkiye’nin turizm bölgelerinde son dönemde coğrafi işaret tescili alan ürün sayısında nasıl bir değişim gözlemleniyor? Bu tescillerin yerel ekonomiye etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Coğrafi işaret tescillerinin, hem ekonomik hem de kültürel açıdan Türkiye’nin turizm bölgelerinde olumlu etkiler yaratmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. Türkiye’nin turizm bölgelerinde coğrafi işaret tescili alan ürün sayısında son dönemde bir artış gözlemleniyor. Bu artış, hem yerel kültürün korunması hem de ekonomik faydalar açısından oldukça değerli.
Üreticiler coğrafi işaretlerin sağladığı avantajların farkına vararak, geleneksel ve yerel ürünlerini tescil ettirmek için başvurularını artırmakta. Özellikle gıda ve zanaat alanında, yöresel ürünlerin tescili artış gösteriyor. Toplam tescil sayısı 1637 iken işlemleri devam eden başvuru sayısı 581. AB tescilli ürün sayısı ise 27. Yılın ilk altı ayında Hatay, Diyarbakır, Antalya, Bilecik, Çorum, Malatya ve Erzincan en fazla coğrafi işaret başvurusu yapan iller olarak öne çıktı.
Tescilli ürünler, hiç şüphesiz turizm açısından cazibe merkezi oluşturuyor. Ziyaretçiler, yerel lezzetleri deneyimlemek ve bu ürünleri satın almak için bölgeye daha fazla ilgi gösteriyor. Tescil edilen ürünlerin üretimindeki artış, yerel istihdamı da artırıyor ve dolayısıyla ekonomik canlılık sağlıyor.
Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konumu, farklı iklim ve kültürel yapısı nedeniyle coğrafi işaret alabilme potansiyeli bulunan ürün bakımından oldukça zengin bir ülke. Dolayısıyla bu potansiyelini daha fazla kullanması ve daha fazla yeni ürün başvurularında bulunması gerekiyor.
Türkiye’de en çok hangi alanda patent başvurusu yapılıyor? Bu alanın diğer sektörlere göre öne çıkmasının temel nedenleri neler olabilir?
Yılın ilk 6 ayında en çok patent/faydalı model başvurusu yapılan alanlara baktığımızda sırasıyla; kişisel veya yerel eşyalar, sağlık; hayat kurtarıcı, eğlence, gıda maddeleri, tarım alanlarından oluşan insan ihtiyaçlarının yer aldığını görüyoruz. Ayırma, karıştırma, şekillendirme, baskı, taşımacılık, mikroyapısal teknoloji, nanoteknoloji gibi taşımacılık işlemleri ise ikinci sırada. Metalurji ve Kombinatoryal Teknoloji gibi kimya kapsamında yapılan başvurular; test etme, kontrol etme, düzenleme, bilgisayar kodlama, bilgi depolama, nükleer fizik, nükleer mühendislik, bilgi ve iletişim teknolojileri gibi fizik alanındaki başvurular; aydınlatma, ısıtma ve silahları içeren makine mühendisliği alanındaki başvurular yine en fazla patent başvurusu yapılan alanlar olarak öne çıkıyor.
Yerli ve yabancı toplam patent ve faydalı model başvuru adetlerinin sektörel dağılımı değerlendirirken dikkat çeken önemli bir husus, fizik alanında yerli başvuruların yabancı başvurulardan fazla olmasıdır. Bu durum, ülkemizde fizik alanında yapılan Ar-Ge çalışmalarının ve inovasyonun güçlü olduğunu gösterirken, bu başarının diğer sektörlerde de örnek alınması gerektiğine işaret ediyor. Özellikle kimya ve metalurji alanlarında yabancı başvurular yerli başvurulardan daha fazla. Fizikteki bu yerli başarıyı kimya gibi diğer sektörlere de taşımak, firmalarımızın küresel rekabette daha etkin bir rol oynamasını sağlayacaktır. Özellikle kimya sektöründe faaliyet gösteren yerli firmalar, uluslararası alandaki gelişmeleri yakından izleyerek Ar-Ge yatırımlarını artırmalı. Böylece hem ülkemiz ekonomisine katkıda bulunulacak hem de uluslararası arenada rekabet gücü artırılacaktır.
Patent başvuru süreçlerinde dijitalleşme Destek Patent için ne anlama geliyor? Yapay zeka ve dijital platformlar, hizmetlerinizde nasıl bir dönüşüm yarattı ve bu teknolojilerin sunduğu avantajlar nelerdir?
Patent başvuru süreçlerinde dijitalleşme, bizim için çok önemli anlamlar taşımakta. Otomasyon ve hızlı süreç yönetimini öncelikli avantajlar arasında sayabiliriz. Dijitalleşmeyle birlikte tekrarlayan işlemler otomatik hale geldiğinde çalışanlarımızın daha stratejik işlere odaklanabiliyor. Bununla birlikte dijital araçlar sayesinde başvuru süreçleri daha hızlı yönetiliyor. Online platformlar, anlık güncellemeler ve takip imkanı sunuyor. Diğer avantaj ise müşteri deneyiminde erişilebilirlik ve şeffaflık. Müşteriler, dijital platformlar aracılığıyla 24/7 erişim sağlayarak başvurularını takip edebildiği gibi gerektiğinde destek de alabiliyorlar. Ayrıca kullanıcılar, başvuru süreçlerinin her aşamasını anlık olarak izleyebiliyor; bu da güven duygusunu artıyor. Patent başvuru verilerinin dijital ortamda toplanması, analiz edilmesi ve raporlanması da dijitalleşme süreciyle birlikte daha da kolaylaşırken bu da trendlerin belirlenmesine ve stratejik kararlar alınmasına yardımcı oluyor. Dijitalleşme aynı zamanda büyük veri analitiği ile birlikte pazar eğilimlerini ve rekabet durumunu analiz etme fırsatı sunuyor.
Destek Patent kuruluşundan itibaren her dönemde teknolojiyi yakından takip ederek, teknolojik gelişmeleri sektöre uyarlamayı kendine görev edinmiş, kendi operasyonlarını maksimum seviyede dijitalleştirmiş bir şirket. Dijital dönüşüm, geçmişimizden bugüne sahip olduğumuz en önemli misyonlarımız arasında. Günümüz şartlarında yeni teknolojileri de kullanma isteğimiz, robotik süreçleri devreye alma isteğimiz doğrultusunda, yeni bir dönüşüm içerisine girme ihtiyacı doğdu ve bunun neticesinde şirketimizin tüm birimlerini etkileyecek ve geliştirecek bir dijital dönüşüm projesini hayata geçirdik.
Yürüttüğümüz operasyon fazlasıyla terzi işi, emsalsiz ve kişiye/kuruma ve ürüne özel süreçler gerektiren bir operasyon. Süreç analizlerinde gördük ki, uzun yıllardır çalışan ve çok fazla teknik bilgiye sahip birçok arkadaşımız, robotların yapabileceği birçok robotik işlemi manuel olarak yapıyor. Bu doğrultuda yaptığımız çalışmalar ile iki yapay zeka-metal yakalı çalışanımız olan “Süreyya”yı kadromuza aldık. Normal bir günde ortalama 7-8 saat zaman olan birçok standart süreci metal yakalı çalışanlarımız ile çok daha kısa sürede yapar duruma geldik. İş birimlerinde çalışan arkadaşlarımız robotların yeteneklerini bu sayede tecrübe ederken, biz de sahip olduğumuz profesyonel iş gücünü daha verimli ve yeni işlerde değerlendirme fırsatı bulduk. Şu an marka izleme ve yenileme bildirimleri, elektronik tebligatların alınması gibi birçok süreci de robotlara devretmiş durumdayız ve bu dönüşüm hız kesmeden ilerlemeye devam edecek.
40 yılı aşan deneyim ve uzmanlığımızla çeşitli ilklere imza atarak müşterilerimiz için doğru ve nitelikli hizmet vermek için çalışıyoruz. Bu bağlamda yeni nesil bir hizmet olan “sQUAD4x” projemizi hayata geçirdik. İnsan kaynağına, ekstra zamana ya da yüksek bütçelere ihtiyaç duymadan işlem yapılabilen sQUAD4x sayesinde firmalar; metal yakalı WhatsApp asistanımız “Yasemin”in de yardımlarıyla, kuruluş aşamasından bugüne dek marka, patent, tasarım ve danışmanlık işlemlerine dair anlık durumunu görüntüleyebiliyor ve yeni taleplerini iletebiliyor. Ayrıca işlemlerinin anlık durumunu da izleyebiliyor, sorgulayabiliyor ve raporlayabiliyorlar.
Önümüzdeki dönemde metal yakalı çalışan istihdamını artırmayı hedefliyoruz. Böylece müşterilerimize daha kapsamlı bir hizmet sunmayı amaçlıyoruz.