Skip to content Skip to footer

Mevduat Faizlerinde Artış Bekleniyor mu, Yatırımcılar Ne Yapmalı?

2025’in son çeyreğine girerken yatırımcıların en çok merak ettiği konulardan biri, mevduat faizlerinin 2026’da nasıl bir seyir izleyeceği. Enflasyondaki yavaşlama sinyalleri, Merkez Bankasının sıkı para politikasını sürdürmesi ve küresel ekonomik dengeler, faizlerin yönü üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor. Bankalar hâlen yüksek faizli mevduat hesaplarıyla likidite çekmeye çalışırken, yatırımcılar “faizler düşmeden önce mevduat bağlamak mantıklı mı?” sorusuna yanıt arıyor.

Faiz oranlarındaki olası değişiklikleri takip etmek ve getirileri karşılaştırmak isteyenler, hesap.com mevduat hesaplama sayfasındaki araç üzerinden farklı vadeler için net kazançlarını kolayca hesaplayabiliyor. Bu araç, yatırımcıların kısa vadeli veya uzun vadeli hesaplar arasında karar verirken hangi seçeneğin daha avantajlı olduğunu görmelerine yardımcı oluyor.

2025’in Son Çeyreğinde Mevduat Faizlerinin Genel Seyri

Merkez Bankası, 2025 yılı boyunca politika faizini %45 seviyesinde koruyarak enflasyonla mücadelede sıkı duruşunu sürdürdü. Bu durum, bankaların mevduat faizlerinde de yüksek oranların devam etmesini sağladı.

  • 1 – 3 ay vadeli mevduatlarda ortalama faiz oranı %48–50 bandında,
  • 6 ay ve üzeri vadelerde ise ortalama %44 – 46 civarında seyrediyor.

Ekonomistlere göre, enflasyonda kalıcı düşüş görülene kadar bankalar yüksek mevduat faizlerini korumak zorunda kalacak. Çünkü piyasadaki fonlama maliyetleri hâlâ yüksek, TL talebi ise güçlü.

Yine de, 2026’nın ilk yarısında olası faiz indirimi beklentisi yatırımcıları ikiye bölmüş durumda: Bir kesim, faizler düşmeden mevduat bağlamanın avantajlı olacağını savunurken; diğerleri kısa vadede beklemenin daha kazançlı olabileceğini düşünüyor.

Uzmanların 2026 İçin Faiz Beklentileri

2026 yılı yaklaşırken, faiz oranlarının seyrine ilişkin ekonomistler arasında görüş ayrılıkları dikkat çekiyor. Bazı uzmanlar enflasyondaki yavaşlamayla birlikte mevduat faizlerinde kademeli düşüş beklerken, diğerleri yüksek faiz döneminin bir süre daha süreceğini düşünüyor. Güncel kaynaklara göre:

  • Dr. Özgür Demirtaş, BloombergHT ve Diken’deki açıklamalarında, faiz indiriminin 2026 öncesinde erken olacağını ve “Türkiye’nin sonbaharda faiz indirmek durumunda kalacağını” belirtti. Ancak aynı zamanda, enflasyon tam olarak düşmeden yapılacak indirimlerin riskli olduğunu vurguladı. (Diken, 2025)
  • Uğur Gürses ise kişisel blogu net’te, “faizi enflasyonun altına düşürmenin tasarruf sahipleri için zararlı olacağını” vurguladı. Gürses’e göre faizler yalnızca Merkez Bankası kararına değil, piyasa güvenine de bağlı. (Uğur Gürses, 2025)

Özetle uzmanların çoğu, 2026’nın faiz açısından dönüm yılı olacağını düşünüyor. Ancak ortak görüş şu: faizler düşse bile mevduat getirisi hâlâ enflasyona karşı en güvenli korunma araçlarından biri olmaya devam edecek.

Küresel Piyasaların Etkisi

2026 yılında yalnızca Türkiye’deki para politikası değil, küresel faiz hareketleri de mevduat getirilerini doğrudan etkileyecek. ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz indirimi takvimi, gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelen sermaye akışını değiştirebilir. Eğer FED beklenenden erken bir faiz indirimine giderse, gelişmekte olan ülkelerde faiz baskısı azalabilir. Bu da Türkiye’deki mevduat faizlerinin daha hızlı gerilemesine neden olabilir. Buna karşılık Avrupa Merkez Bankası’nın sıkı duruşunu sürdürmesi, kısa vadede yüksek faiz politikasını destekleyebilir. Yatırımcıların bu dönemde global gelişmeleri de yakından izlemesi büyük önem taşıyor.

Yatırımcılar Ne Yapmalı? Kısa mı Uzun Vade mi?

2026’ya yaklaşırken yatırımcıların karşısında iki temel strateji bulunuyor: kısa vadeli esneklik veya uzun vadeli istikrar. Kısa vadeli mevduat hesapları, faizlerin düşme ihtimaline karşı yatırımcılara hızlı reaksiyon imkânı sunuyor. Böylece faizler artarsa, yeni dönemde daha yüksek oranlarla yenileme fırsatı doğuyor. Öte yandan, uzun vadeli mevduat hesapları mevcut yüksek oranları koruyarak “garantili getiri” sağlıyor. Ancak bu durumda, faiz indirimi yaşansa bile yatırımcı sabit oranla devam etmek zorunda kalıyor.

Ekonomistler, karar vermeden önce vade çeşitlendirmesi yapılmasını öneriyor. Örneğin, portföyün bir kısmını 3 ay vadeli, diğer kısmını 6 veya 12 ay vadeli mevduat hesaplarında değerlendirmek, hem faiz değişimlerine karşı koruma sağlar hem de likidite dengesini bozmadan kazanç getirir.

Ayrıca enflasyon farkı da göz önünde bulundurulmalı. Eğer enflasyon oranı mevduat faizinin üzerine çıkarsa, nominal kazanç yüksek olsa bile reel getiri düşer. Bu nedenle, sadece faiz oranına değil, reel getiriye odaklanmak daha doğru bir yaklaşım olur.

Veriye Dayalı Hareket Eden Kazanır

2026, faiz politikasının yeniden dengeleneceği bir yıl olacak. Kısa vadede yüksek oranlar korunabilir; ancak uzun vadede, enflasyondaki kalıcı düşüşle birlikte faizlerde kademeli bir gerileme bekleniyor.

Yatırımcılar açısından en akılcı adım, piyasa verilerini düzenli izlemek ve hesap.com’daki güncel faiz oranı karşılaştırmalarını takip etmek. Çünkü finansal kararlar artık sezgilerle değil, veriye dayalı analizlerle kazanılıyor.