Skip to content Skip to footer

Neslihan Canpolat: “Kadınlara Sadece Ayakkabı Değil, Bir Duruş Armağan Etmek İstiyorum”

“Yola Çık, İzini Bırak” sloganıyla kendi yolculuğundan doğan NC markasını büyüten kurucu ortak Neslihan Canpolat, sıfırdan başlayan girişim hikâyesini, kadının ruhunu merkeze alan tasarım anlayışını, global pazarlara uzanan vizyonunu ve kadınlara istihdam fırsatı sunmayı hedefleyen sürdürülebilirlik projelerini anlattı.

  1. “Yola Çık, İzini Bırak”; Bu sloganın hikâyesi nedir, markanızın yolculuğuna nasıl yön veriyor?

“Yola Çık, İzini Bırak” aslında benim kişisel yolculuğumun özeti. Sıfırdan, sadece inanç ve cesaretle çıktığım bir yoldu. İlk sneaker modelimi Instagram’da paylaştığımda hiç mağazam yoktu, ama bir günde 80 sipariş aldım. O gün anladım ki; yola çıkan mutlaka iz bırakıyor. Bugün “Neslihan Canpolat” markasının attığı her adımda, kadınlara sadece ayakkabı değil, bir duruş, bir özgüven armağan etmek istiyorum. Bu slogan hem büyüme hikâyemizi hem de gelecek vizyonumuzu taşıyor.

  1. “Kadın ayakkabısı tasarlıyorsan, önce kadının ruhunu anlamalısın” diyorsunuz. Bu yaklaşım tasarımlarınıza nasıl yansıyor?

Benim için ayakkabı bir aksesuar değil; kadının kendine bakışını değiştiren, ona güç veren bir duygu. İlk yıllarda tekstil ağırlıklı sneaker’larla başladık. Sonrasında müşterilerimizden “Çok rahat ama aynı zamanda topuklu da yap” talepleri gelmeye başladı. Böylece ökçeli modelleri koleksiyonumuza dahil ettik. Her yeni modelde kendime “Bu ayakkabı nasıl hissettirir?” diye sorarım. O duygu yoksa üretmem. Çünkü bir kadının ruhunu anlamadan onun için doğru ayakkabıyı tasarlayamazsınız.

  1. Sıfırdan başlayan bir girişimden 6 mağaza ve 100 bin çift satış hacmine ulaştınız. NC’nin büyümesini hızlandıran en kritik dönüm noktaları hangileriydi?

En kritik an ilk sneaker modelimi paylaştığım gündü. Hiç tanıtım yapmadan 80 sipariş almam bana doğru yolda olduğumu gösterdi. Ardından mutfak masasında başlayan bu hikâye Merter’de bir depoya, Nişantaşı’nda mağazaya dönüştü. Bugün 45 kişilik bir ekiple, yıllık 100 bin çift ayakkabı satışı yapıyoruz. Bence dönüm noktası hep aynıydı: Kadının ruhunu anlamak ve samimiyetle, kaliteyle yol almak. Bu süreçte kurucu ortağım ve hayat arkadaşım İsmail’in de katkısı çok değerli oldu; birlikte markayı daha sağlam temellere oturttuk.

  1. Kadın ayakkabılarıyla başlayan yolculuğunuz bugün erkek ayakkabısı ve çanta koleksiyonlarıyla devam ediyor. Bu genişlemeyi hangi ihtiyaçlar yönlendirdi?

Başlangıçta kadınlara odaklandım çünkü en büyük eksikliği orada görüyordum. Ama zamanla müşteri talepleriyle erkek ayakkabıları ve çantalar koleksiyonumuza eklendi. “Neslihan Canpolat” markasının özü “tarzı ve ruhu olan ayakkabı” üretmek. Bunu kadınla sınırlamak istemedim. Bugün erkekler de aynı kaliteyi ve ruhu istiyor. Çantalar ve aksesuarlar ise stilin tamamlayıcı unsurları.

  1. 10 yıl içinde global pazarda hangi ülkelerde var olmayı stratejik öncelik olarak görüyorsunuz?

Benim hayalim “Neslihan Canpolat” markasını dünya vitrinine taşımak. Önümüzdeki 5 yıl içinde Orta Doğu ve Balkanlara açılmak, ardından Avrupa’ya ilerlemek istiyorum. Dubai ve Berlin sokaklarında NC kadınlarının ve erkeklerinin yürüdüğünü görmek için sabırsızlanıyorum. Ama bunu hızlı değil, kontrollü ve kaliteden ödün vermeden yapmak istiyorum.

  1. Sürdürülebilirlik moda dünyasında önemli bir trend. NC’nin bu konuda kısa ve uzun vadeli yol haritası nedir?

Benim için sürdürülebilirlik bir trend değil, üretim anlayışımın temeli. Başlangıçta tekstil ağırlıklı malzemeler kullandık, ama çok kısa sürede %100 deri ve uzun ömürlü malzemelere geçtik. Ucuz ve çabuk bozulan ürünler yerine kalıcı olanı tercih ediyorum. Kısa vadede üretim süreçlerinde atık azaltmaya, uzun vadede ise geri dönüştürülebilir malzemeleri daha çok kullanmaya odaklanacağız. Ayrıca kadın istihdamını artırmak da bizim için sosyal sürdürülebilirliğin en önemli parçası.

  1. Şimdi de evden üretim yapabilecek kadınlara iş imkânı sunmayı planlıyorsunuz. Bu modelden biraz bahseder misiniz?

Evet, benim en büyük hayallerimden biri bu. Çünkü kadınların üretimde daha çok yer alması gerektiğine inanıyorum. Evde oturan kadınların da ekonomiye katılabileceği, kendi emeğiyle güçlenebileceği bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Ayakkabı ya da aksesuar üretiminde kadınlara iş imkânı sunarak hem istihdam yaratmak hem de kadınlara cesaret vermek istiyoruz.

  1. NC markasını 10 yıl sonra nasıl görmek istiyorsunuz?

10 yıl sonra NC’nin sadece Türkiye’de değil, dünya modasında da adı geçen bir marka olmasını istiyorum. Ama büyürken özümüzü kaybetmeden… Kadının ruhunu anlayan, ona güç veren, kaliteden ödün vermeyen bir marka olarak kalacağız. Benim için NC’nin 10 yıl sonraki varlığı, attığı her adımda “Yola Çık, İzini Bırak” sloganını yaşatmasıdır.