- Dürümle’nin kuruluş hikâyesinden bahsedebilir misiniz?
Gıda ve perakende sektöründe elde ettiğimiz deneyimden yola çıkarak yeni bir girişim hikayesi için adım attık. Bu süreçte amacımız Dürümle’yi Türkiye’de iyi bilinen bir marka yapmaktı. 2018 yılında ilk restoranımızı Ankara’da açtık. Sektöre ve geleneksel lezzetlere getirdiğimiz yenilikçi yorum çok sevildi. Çok kısa bir süre içerisinde de Türkiye’nin sevilen ve tercih edilen markaları arasında yerimizi aldık. Bir girişim için bu gurur verici bir başarı. Dürümle olarak bugün 19 şehirde, 84 restoranımızla yolculuğumuza devam ediyoruz.
- Kısa bir süre önce Dürümle yatırım aldı ve yönetimi devrettiniz. Bu süreçten bahsedebilir misiniz?
2020 yılında, Türkiye’nin önde gelen özel sermaye fonlarından Mediterra Capital’den yatırım aldık. Bu yatırımla birlikte büyüme ve kurumsallaşma çalışmalarımıza hız verdik. Daha kurumsal bir marka yapısı oluşturmak adına bazı stratejik dönüşümler gerçekleştirdik. Bu kapsamda CEO görevine, finans ve perakende alanında uzun yıllar deneyime sahip olan Fatih Özçanak geldi. Kendisinin liderliğinde Dürümle’yi global bir Türk markası yapma hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz.
- Dürümle’yi rakiplerinden ayıran özelliklerinden bahsedebilir misiniz?
Dürümle’yi farklı kılan en büyük özelliğin başkalarıyla rekabet etmeye çalışmamamız olduğunu düşünüyorum. Biz yola çıktığımızda belirli bir vizyonumuz vardı ve bu doğrultuda kendi rotamızda ilerlemeye devam ediyoruz. Ateş ızgarasında pişen etleri, kibrit patates ve çıtır lavaşla servis ediyoruz. Dileyen müşterilerimiz dürümlerine sos veya cheddar ekleyerek menülerini damak tatlarına göre zenginleştirebiliyor. Adana, Urfa, tavuk şiş gibi aslında herkesin bildiği klasik Türk ürünlerini yenilikçi bir anlayışla sunuyoruz. Örneğin risk alarak ortaya koyduğumuz Cheddarlı Adana Dürüm ve Özel Soslu Tavuk Dürüm ürünlerimiz çok sevilerek tüketiliyor.
- Gıda sektöründe girişimcilik kavramı özelinde neler söylersiniz?
Girişimcilik artık cesaretin ötesinde bir farkındalık gerektiriyor. Bunun en bilindik karşılığı, farklılaşmanın ve rekabetten sıyrılmanın olmazsa olmazı inovasyon. Biz de Ar-Ge mutfağımızda tüketicilerimizin damak zevkine uygun inovatif lezzetler üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
- Gıda sektöründe markalaşma konusunu nasıl değerlendirirsiniz?
Gıda sektörü, perakende sektörü gibi hem yeniliğe çok açık hem de sürdürülebilirliği özen ve titizlik isteyen bir sektör. Dürümle’yi kurduğumuzda önce markalaşma süreçlerimize yatırım yaptık ve ilk mağazamızı bu süreç sonrasında faaliyete geçirdik. Çünkü rekabetin yoğun olduğu yeme içme sektöründe öne geçebilmenin tek yolunun markalaşma olduğuna inanıyoruz.
- Girişimcilik ekosistemine girmek isteyen gençlere söylemek istediğiniz şeyler var mı?
Öncelikle inandıkları ve hayal ettikleri şeyin peşinden gitmelerini tavsiye ederim. Ancak bunun yalnızca bir macera değil uzun soluklu bir yolculuk olduğunu, sürekli öğrenmeye devam etmeleri, yeniliklere açık olarak kendilerini geliştirmeleri gerektiğini de hatırlatmak isterim.