Skip to content Skip to footer

Fiyat İstikrarı ve Bugünlerimiz …

Sanırım son iki yılda yaşadığımız bu tarihi süreç, ileride bizden sonraki nesillerin üzerinde uzun uzun okumalar ve analizler yapacağı, ancak yine de bir türlü sağlıklı sonuçlar üzerinde asla anlaşamayacağı bir dönem olacak. Ancak belki de hepimizin bugünden hem fikir olduğumuz tek sonuç; ‘ Yeni bir dünya düzeni ’ne geçtiğimiz olacak.

Bu konuda ara ara yazmak ve bu “yeni” dünya düzeninde bizi etkileyen ve yakın gelecekte de hayatımızı etkilemeye devam edecek “yeni normallerin” üzerinde konuşacağız.

Bugün sizlerle hepimizi yakından ilgilendirdiğini düşündüğüm “Fiyat İstikrarı ve Güven” konusuyla ilgili sohbet etmek isterim. Fiyat her birimizin bir mal ve hizmet satın almak için ödemiş olduğumuz bedelin adıdır. Hayatta olduğumuz sürece fiyat, enflasyon, faiz gibi kavramlar ister istemez hepimizi etkilemekte. Bugün üretici olarak fiyat belirlediğimiz bir noktadan, başkalarının fiyatını belirlemiş olduğu bir başka ürün ya da hizmeti satın alan tüketici konumunda olabiliyoruz. Ya da bugünün tüketicileri yarının üreticisi ya da bir hizmet pazarlayıcısı olabilmekte. Fiyatlardaki aşırı değişimler ve enflasyon ve yüksek faiz hiç birimizin istemeyeceği bir durum. Bu nedenle yeryüzündeki tüm ekonomilerde değişmez beklenti tartışmasız; “İstikrar” diyebiliriz. İstikrarın olmadığı bir ekonomide hiçbir parametre ya da güç tek başına o ekonomide iktisadi anlamda gerçek bir kalkınma ve refah oluşturmada başarılı olamaz.

Fiyat istikrarı, genel bir tanım çerçevesinde, insanların yatırım, tüketim ve tasarrufa yönelik kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyonu ifade eder. Ayrıca fiyat istikrarı yalnızca düşük enflasyon oranına ulaşmayı değil, o oranın sürdürülmesini de kapsar. Fiyat istikrarı, ekonomik ve sosyal istikrar sağlanabilmesinin olmazsa olmazıdır. Fiyat istikrarı sağlanmasının bir ülkenin ekonomisine, siyasi ve sosyal yapısına verdiği zararın boyutlarını özellikle son bir yıldır çok acı bir şekilde tecrübe ediyoruz.

Fiyat istikrarının olmadığı;

  • Enflasyonist ortamlarda firmalar ve tüketiciler satın alma kararlarını alırken anlık fiyat değişimlerini kolaylıkla ayırt edemezler ve sağlıklı karar alabilmek için yeterli bilgiye sahip olamazlar.
  • Enflasyon, piyasadaki oyuncuların geleceği öngörememeleri ve gerekli bilgiye sahip olamamaları nedeniyle finansal piyasaların verimli finansal aracılık yapma yeteneklerini azaltır.
  • Yüksek ve sürekli enflasyon yaşanan ortamlarda yatırımcılar, özellikle uzun vadeli yatırımların getiri oranlarında ek olarak enflasyon ortamının oluşturduğu belirsizlik nedeniyle risk primi talep ederler. Bunun sonucunda yüksek risk primi içeren reel faiz oranları yükselir.
  • Yüksek enflasyon işgücü piyasalarını da olumsuz etkiler. Böyle bir ortamda, iş arayanlar ve işverenler orta ve uzun vadede öngörüde bulunamazlar. İstikrarlı olmayan bir ekonomik ortamda, çalışmak isteyenler, geç iş bulabilirler ve erken işlerini kaybederler.
  • Yüksek enflasyon yaşanan ülkelerde ekonomik politika uygulamalarının değiştirilme olasılığının daha yüksek olması belirsizliği artırır. Bu belirsizliğin yarattığı şüphecilik ise politikaların başarıları önünde bir engel oluşturur. Dolayısıyla bir ‘kısır döngü’ meydana gelir.

Fiyat istikrarının bozulmasının olumsuz etkileri yalnızca ekonomik bir çerçeve ile sınırlı değildir;

  • Enflasyon toplumdaki güven duygusunu zedeler; insanların bugünleri ve gelecekleri ile ilgili belirsizlik, güvensizlik ortamı oluşturur. Ve bu, bir toplumu tüm kesimleri ile, bireyleri ise yaşamın her alanında tahrip eder. Fiyat istikrarının olduğu bir ortamda güven duygusu da vardır. Bu güven duygusu, insanların kendi paralarına dolayısıyla sahip oldukları değerlere, elde ettikleri gelirlere ve nihayetinde geleceklerine güvenmeleridir.
  • Enflasyon nedeniyle gelir dağılımındaki gelir ve servet dağılımındaki bozulmanın sonuçları en çok toplumsal alanda etkisini gösterir. Bu koşullarda, en çok finansal olarak kendini koruma şansı olan sabit gelirli kesimler üzerindeki baskı artar. Başka bir deyişle, ülkenin yoksullaşması artar.
  • Enflasyon, bütün bir toplumun davranış yapısını etkiler. Yüksek enflasyonun neden olduğu belirsizlikler sonucu gerek ekonomik gerekse sosyal ve siyasal süreçlerde ahlaki olmayan davranışlar artar.

Sonuç olarak fiyat istikrarının sağlanması karşımıza yalnızca ekonomik bir olgu olarak değil, aynı zamanda ahlaki bir zorunluluk olarak da çıkmaktadır. Covid 19 Pandemi süreci dünya üzerinde hafife alınamayacak derecede olumsuz etkiler meydana getirdi ve tedarik zinciri üzerinde inanılmaz derecede büyük tahribatlar oluşturdu. Bu durum tüm ülkelerde fiyat istikrarsızlıkları ile enflasyonist piyasa ortamları oluşturdu. Bu hiç birimizin inkâr edemeyeceği bir gerçek. Bu gerçek ile yüzleşmemizi çok doğru bir zamanlama, finans ve para piyasalarının dinamiklerinin de farkında olarak hızlıca yapmalıyız. Özellikle sabit gelirli insanlar için enflasyon oranında gelirlerini artırma yöntemi ancak yangına bir miktar su serpmek demektir. İfade etmeye çalıştığım; kısır döngüden acilen çıkmalıyız, yoksa durum hiç beklemediğimiz şekilde daha kötüye gidebilir. Çünkü dünya ekonomilerindeki ve piyasalarındaki daralmalar devam ediyor ve edecek. Başta enerji, hammadde ve gıda başta olmak üzere çok büyük sıkıntılar artarak devam ediyor. Tüm bu konularda fiyat istikrarını sağlamak ile görevli kurum elbette ki yasa ile belirlenmiş bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’dır. Ve özellikle vurgulamak isterim ki;  yukarıdaki ifadelerin önemli bir kısmı bilhassa kendi görev ve sorumluluklarına ilişkin paylaşımlarıdır. Ancak şunu da unutmamalıyız; hiçbir ülkenin merkez bankası yalnızca elindeki finansal araçlarla bu kadar büyük bir krizi tek başına çözemez. Böylesi durumlar olağan dışı zamanları ifade eder. Ve olağan dışı zamanlarda olağanüstü bir dikkat, öngörü, anlayış ve çaba gerektirir. Ayrıca şunu da özellikle belirtmeliyim ki; bu sınavı yalnızca kurumlar değil, hepimiz birlikte veriyoruz! Her birimiz aynı gemide olduğumuzun duygu ve hassasiyetiyle üzerimize düşeni ahlaki ve toplumumuzun değer yargılarına uygun bir şekilde yerine getirmeliyiz.

“ Bir toplumu tahrip etmenin en etkili yolu, o toplumun parasını tahrip etmektir…”

                                                                                                                                 Anonim