Bir önceki yazımda belirttiğim gibi, bu kez Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel’ in açıklamalarına yer vererek başlamak istiyorum. Oldukça önemli açıklamalarda bulunduğu programı gene özetle paylaştığımı belirtmek isterim. Doğallıkla sektörün sorunları sadece perakende yasasından ibaret değil. Ancak bu yasa etrafında, asgari müştereklerde anlaşmanın ve paydaşları olabildiğince kapsayacak bir yasasın önemi üzerinde duruyor ve bunun taraflarca büyük ölçüde anlaşılarak çıkmasının önemine değinip duruyorum.
Perakende. org tarafından gerçekleştirilen program dizisinde, Gün Güney’in sorularını cevaplayan Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel; sektörel önlemleri, hedefleri ve yapılması gerekenleri açıkladı. “ Şimdi biz organize perakendeyi temsil ediyoruz, ama aynı zamanda markaların önemli bir kısmı, Anadolu’da veya Trakya’da. Hepimizin ciddi sayıda bayileri var. Toptan bu firmalara mal satıyoruz ve bunlarda o bölgenin esnafı, o bölgenin girişimcileri ve bizim ürünlerimizi bizim mağaza açamadığımız yerlerde, e – ticarette ulaşamadığımız yerlerde kendileri pazar yerlerinde dükkân açarak veya o bölgelerde bizim ürünlerimizi satıyorlar. İşin en çok konuşulan, perakende meclisinde konulardan bir tanesi de indirim marketlerinin bu kadar hızlı büyümesi. Bu perakende ticareti etkiliyor mu? Etkilemiyor mu? Bu tartışılıyor. Şimdi bir noktada indirim marketleri piyasayı regüle etmesi anlamında çok önemli işlevleri var. Bak ben burada indirim marketlerin fiyatların geri çekilmesi, belki ucuz gıdaya ulaşım konusunda vatandaşa hizmet olarak görüldüğünü ben kabul ediyorum. Ancak ortada bir gerçekte var; şimdi bu marketler her türlü ürünü satmaya başladığı anda 12 ay boyunca belirli ihtisas alanı o olan mesela ihtisas alanı kırtasiye olan, yılın sadece 3 ayı büyük iş yapan, 9 aylık kısmında da vatandaşa hizmet eden küçük esnaf var. E şimdi mesela bu esnafın bir noktada seslerine kulak vermek lazım. Mesela İtalya’ya gidiyorsunuz, yüz elli yıllık kasap var. İçeri giriyorsun 4. 5. kuşak. Kasabın kendisi, dedesinin dedesinin resmi var duvarda. İşte o da kasaplık yapıyor. İşte bunu, bu dokuyu da kaybetmemek lazım.
Gün Güney’in; yerel üreticiler ve yerel zincirler marketlerde, genel süpermarketlerde şikâyetçiler sözüne; yerel marketlerin bakışı da çok farklı tabii ki. Bizim perakende ekonomisi içerisinde belirli dengeleri gözetmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Güney’in; yeni perakende yasasında mutlak surette bunların eklenmiş olmasını bekliyorsunuz o zaman, sözüne; bunlar var zaten ve burada da bir regülasyon ve dengeleme olacaktır diye düşünüyorum. Ben hiç kimsenin serbest girişimciliğine müdahale edilmeden olabildiğince serbest ekonomi düzeninde, devletinde bütün ülkelerde, devletinde bir takım düzenlemeler yaptığını biliyoruz. ”
Federasyonlar, dernekler ve diğer STK’lar görüşlerini dile getirdiler ve getirmeye de devam ediyorlar.
Sektörün büyüklüğü ve çeşitliliği de baz alındığında tek bir sesin ve/veya görüşün hakim olması zor. Bu nedenle her bir bakış açısı, çalışma, analiz ve yorumlar önem taşıyor!
KDM Genel Müdürü Murat İzci’nin AVM’ler hakkındaki raporundan alıntıladığım bölüm ise bence sürecin geleceği açısından önemli ipuçları barındırıyor.
“ Murat İzci, normal şartlarda 2021 yılı sonuna kadar 16, 2022 sonuna kadarsa 9 AVM’nin açılışının planlandığını belirtiyor. Ancak pandemi yüksek olasılıkla bu açılışları etkileyecek, sadece yeni yatırımları değil mevcut AVM’lerin önümüzdeki dönem işleyiş şekillerini de değiştirecek. İzci’ ye göre pandemi bir nevi tsunami… Peki neden? İzci sebeplerini şu sözlerle anlatıyor:
“Yaşam şekli, çalışma tarzı, alışveriş alışkanlıkları, zaman kavramı değişti. Yeni planlanan AVM’ler kendilerini pandemiye göre adapte etmek zorundalar, mevcutlar da ellerindekini tutmak için çabalayacaklar. Türkiye’den çıkmak isteyen yabancı markaların dedikoduları dönüyor, çünkü bizim perakende pazarımız yabancı yatırımcı için karlı bir pazar değil. Kurların artması & azalması, ithalat rejimindeki farklılıklar birçok markayı Türkiye’de kalma ile ilgili kara kara düşündürüyor. Diğer taraftan yerli perakendeci yeni AVM’ ye girmekte, yeni lokasyon açmakta hiç iştahlı değil. Çok karamsar tablo çiziyorlar, mevcudu muhafaza etmeye çalışıyorlar. Perakendeciye AVM’nizde kiralama yapacaksanız çok ciddi tavizler vermeniz gerekiyor; dekorasyon yardımı, kirasız dönem vs. vs. bir sürü virgül koyabilirsiniz. AVM yatırımcısı da vermek durumunda kaldığı tavizler sonrası yatırımın geriye dönüşünü biraz daha ötelemek durumunda kalıyor. Bugün geldiğimiz noktada, tüketici 4.nesil AVM’de geziyor, tematik özelliklerde planlanmış, yarı açık yarı kapalı, içine sıkışmayacağı alanlar istiyor. 5. nesil olur mu? Muhtemelen farklı formatlarda olacaktır, spesifik bir konu üzerine olacaktır. Corona hayatımızda şunu değiştirdi; teknik altyapımızı kesinlikle irdelememiz lazım. Bu yaşadığımız tecrübe bize sosyal mesafeyi, hijyeni, temizliği, havalandırma sistemlerini, mekaniğin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Yeşil alanı daha çok AVM’ler hem yatırımcının hem de ziyaretçinin tercihi olacaktır.” Kaynak: Türkiye’nin AVM Haritası Yenilendi. 07.07.2021 AVM Dergi
Peki, Murat İzci’nin “Türkiye’den çıkmak isteyen yabancı markaların dedikoduları dönüyor, çünkü bizim perakende pazarımız yabancı yatırımcı için karlı bir pazar değil. Kurların artması & azalması, ithalat rejimindeki farklılıklar birçok markayı Türkiye’de kalma ile ilgili kara kara düşündürüyor.” cümlesi beni de düşündürüyor. Bu açıklama benimde aklıma başka soruları getirdi.
Süpermarket sektörüne yabancı yeni bir oyuncu bu aşamada yatırım yapar mı?
Bu yatırım mevcut oyunculardan birini almak şeklinde gerçekleşebilir mi?
Bunu herhangi bir duyuma dayalı sormuyorum. Ancak iki soruya da cevabım pek olası görmüyorum şeklinde olurdu. Pazarın dağılımı, karlılık ve diğer etkenlerde eklendiğinde, ben eskisi gibi, tabiri caizse ‘elimi sallasam ellisi’ durumunun olmadığı görüşündeyim. Kimse kolay kolay karlı olmayan bir pazara yatırım yapmaz.
Perakende yasası bu konuda beklenecek etkenlerin başında yer alır.
Yasa revize edildikten sonra ‘kartlar yeniden karılır’ mı? Bu çıkacak yasaya bağlı olabilir bir açıdan.
Hem ulusal hem de yerel zincirler, buna paralel ellerini güçlendirebildikleri ölçüde güçlendirecektirler doğal olarak. Bu nedenle daha çok sektör içerisinde mağaza alımlarına ve yeni açılışlara tanık oluyoruz. Perakende sektörü halen cazibesini koruyor. Zorluklar da barındırıyor. Planlamalarda gerektiriyor. Daha çok örnek vermektense Fuzuli’nin bir sözü ile bitirmek istiyorum.
“Dünya, herkesin kendi malını sattığı bir pazar yeridir.”