Organize perakende sektörü ve istihdam birbirine paralel gidiyor. Sektör büyüdükçe istihdam artıyor.
Turnover’ ı özellikle ele almadım, çünkü kapanma hariç ayrılanın yerine yeni istihdam sağlanıyor. Peki, sektördeki büyüme neye bağlı? Bu bir açıdan perakende de yatırımların devamına bağlı. Yatırımların devamı bazı işletmelerin idame zorluğu ile sonuçlanıyorsa, söz konusu yatırımlar devam etmeli mi? Sorunun cevabı kolay değil. Evetse başka bir sorun! Hayırsa başka!
Beklenen perakende yasası bu konuya çözüm getirir mi? Yasanın neleri ve ne oranda kapsayan bir yasa olacağına bağlı bu. Örneğin, küçük esnafın organize olması ile ilgili teşvik mekanizmaları gibi madde içerecek mi?
Pazar günü kapanma diye bir madde içerirse, bence bu istihdama yansır. Bu madde özellikle belli STK’lar ve bazı işletmelerde kabul görüyor. Özellikle sektör çalışanları açısından bakıldığında ve/veya çiftlerden biri perakende sektörü dışında çalışıyorsa bu daha fazla kabul görebiliyor.
Karşıt görüşte ise yaygın verilen örneklerde; turizm sektörü, sağlık sektörü örnek veriliyor.
Bu madde alışverişçiye sorulursa cevap ne olur? Büyük çoğunluk kapanmasın yönünde çıkar.
Özellikle eşlerin hafta içi çalıştığı durumda, hafta sonu alışveriş doğallıkla daha cazip geliyor.
AVM’ler bu konuya sıcak bakmadıklarını çeşitli platformlarda dile getirdiler. Cironun ortalama yüzde 45 – 50 oranlara ulaştığı hafta sonlarına onların açısından bakıldığında da bence haklılar.
Kişisel kanaatim pazar günü açılış saatlerinde biraz oynama olacağı yönünde.
Tüketicilerin artık nereden ve nasıl alışveriş edecekleri konusunda genel bir tercihleri, seçenekleri var. Ve bu alternatifler kolay değişecek gibi görünmüyor. Örnek, e- ticaret.
Bu konuda söz tüketiciden açılmışken PWC’nin Tüketici Dünyasının Geleceği başlıklı raporundan konu ile ilgili gördüğüm bazı tabloları aktarıyorum.
Yazı konum her ne kadar pazar günleri kapanma ile ilgili ise de perakende yasası için yeniden gündeme gelen iki konuya daha değinmek istiyorum.
Şehir dışına taşınma yeniden biraz dillendirilir oldu. Bu görüş yeni değil. İlk olarak 2000’li yılların başında tartışmaya açıldı. Şehrin 5 kilometre dışına diye başlamıştı. Yasa o gün uygulansa, özellikle büyük şehirlerde bu gün o kapsamdaki tüm yerler neredeyse şehir içindeydi. Bu gün kabul edilse, yatırımların buna göre planlanması ve/veya kaydırılması zaman alır. Ayrıca bu kapsamda bakarsak, pazar günü kapanma, söz konusu formatlar için ne oranda gerçekleşebilir?
Pazar günü kapanma olmadan ve şehir dışı konusunun dışına çıkarak devam edersek ve gündeme gelen başka bir maddeye daha değinmek isterim. Yeni mağaza yatırımlarının lokasyondaki ihtiyaçlara göre açılabilmesi. Bu bazı perakendeciler açısından da kabul görüyor gibi. Dip dibe marketler belli bir noktadan sonra verimlilik açısından sorun yaratabiliyor. Her 10 tüketiciden 9’u fiyat araştırması yaparak marketlere gitmeye başladı ise (kaynak: nielsen), bu konuda tüketici bu seçeneğini fazlası ile kullanıyor veya kullanabiliyor zaten. Bu konuda eczane açılışları örnek gösterildi. Bu konu ile ilgili 6197 Emsal teşkil eder mi? başlığı ile 2012 yılında Market Dergisinde yazmış ve bunun kıstas alınabileceğine dair düşüncemi ve düzenleme ile ilgili bazı açıklamaları paylaşmıştım. Aradan çok zaman geçti. Bazı revizyonlar yapılsa da perakende yasası halen tartışılıyor. Zincir mağazalar, indirim marketleri, AVM’ler, şarküteriler ve grosmarketler derken, organize perakende gelişmeye devam ediyor, pazar payı artıyor. Yüzde 80’lere ulaşan bir payda payı olan tüketiciler ne düşünüyor? Bunun cevabını veren çok iyi araştırmalar ve çalışmalar var. Zor göründüğünü biliyorum ama paydaşların ortak faydalarda hiç değilse çoğunluğunda hem fikir olduğu bir yasa perakendeciyi rahatlatır görüşünü taşıyorum. Çünkü her türlü rekabete alışkın perakende sektörü (son dönemdeki fiyat artışları sorunu da dahil) belirsizlik içeren bir unsurla rekabet edemez.