Küresel pandemiyle geçen ve geçmekte devam eden bir yıl 2021. Covid – 19 önümüzdeki yılda da devam edecek gibi görünüyor. Bu salgın birçok değişimi de beraberinde getirdi. Bu değişimler içinde;
- Alışverişçilerin alışkanlıkları değişti.
- E – ticaret payı yüksek oranlarda arttı.
- Birçok e – ticaret sitesi tüketici ile buluştu. Mevcutların pazar payı yükseldi.
- Zamanında teslimat, hızlı teslimat, güven gibi faktörler avantaj sağladı.
- Alışveriş merkezleri kapandı. Sonrasında tekrar açıldı.
- Alışverişçilerin mağaza ve AVM içi kalma süreleri değişti.
- Süpermarketler kapanmadı ama belli dönemlerde orada da değişimler yaşandı.
- Lojistik maliyetleri arttı.
- Yükselen döviz fiyatları da özellikle ithal ürünlerde girdi maliyetlerini yükseltti.
- Salgının geneline bakıldığında marketlerde genel olarak yok satma fazla yaşanmadı.
- Private Label (PL) oranları gündemde daha fazla yer etti.
- Perakende Yasası konuşulmaya devam etti. Tüm paydaşları kapsayan ve asgari müşterekte memnun edebilecek bir noktaya gelip gelemeyeceği ben dahil çok kişi ve kuruluşun merak konusu olduğunu düşünüyorum.
- Buna paralel pazar günü kapanma mı olur? Geç saatte açılmamı? Konusu da gündem oldu.
Yukarıda yazdığım bazı konular pandemi ile ilişkilendirilebileceği gibi sektörün geneli ile ilişkilendirilebilecek maddeleri de barındırmakta. Güncellenmesi beklenen Perakende Yasası, raftaki Private Label (PL) ürün oranı, yeni Hal Yasası gibi.
Bu süreçte hem dünya ile paralel hem de bize özel bazı sorunlarda gündeme geldi.
Bunlardan birincisi; küresel bazda bazı ürünlerde yaşanan fiyat artışı. Örneğin enerji. Bu konu lojistikten ambalaj fiyatlarına kadar etkiledi. İkincisi; küresel ısınma ve iklim değişikliklerine bağlı olarak yaşanan ürün sıkıntısı ve bunun fiyatlara yansıması. Örneğin kahve.
Üçüncüsü de fiyat artışları. İşte bu üçüncüsü işi daha da zorlaştırdı! Birbiri ardına gelen ve gelmeye devam eden fiyat artışları hem tedarikçinin, hem perakendecinin ve buna paralel tüketicinin işini çok zorlaştırdı! Önümüzdeki yılın en önemli gündem maddeleri arasında yer alacak olan fiyat artışları.
Bu konu tüm kesimler için ciddi bir sorun! Rekabetin bu denli yoğun ve zor olduğu bir ortamda (ki bu yıllardır böyle) kimse müşteri kaybetmek istemez, isteyemez.
Ödeme yapamayan perakendecinin sayısının artması, tedarikçilerin işini kolaylaştırmaz.
Giderek düşen cirolar ve paralelinde azalan karlılık, birçok perakendeciyi zorlar veya devre dışı bırakır.
Tüketici bir ürünü mutlaka bir şekilde ve bir yerden tedarik eder ama fiyat artışları, marka, gramaj ve alışveriş ettiği kanal konusunda değişimlerle buna cevap verir. Zaten çok kanallı alışveriş var. Bunu önceki krizlerde veya yaşanan piyasa bazlı sorunlarda gözlemledik ve analiz ettik. Üstelik Doksanlı ve iki binli yıllarda, daha az perakende formatı, marka ve ürün ile.
2021 yılında özellikle temel ürün fiyatlarında düşme ve/veya geriye gelme eğilimi gerçekleşir mi?
Gerçekleşebilecek fiyat istikrarı işi rahatlatacak, hem tüketici hem de perakendeci açısından.
Asgari ücret artışı ve bunun diğer ücretlere yansıması çok olumlu bir etki yaratacak. Yeter ki işverene verilen teşvik bazlı iyileştirmeler eşliğinde istihdam kaybına yol açmasın.
Perakende sektörü bu güne kadar birçok zorlu dönemin ve problemin üstesinden geldi. Geçmişinde bu var. Bu tip deneyimleri geleceğine ışık tutar. Ancak başka ne veya neler yapılabilir? Diye sorarsanız cevabı bu satırlara sığmaz. ‘Eli taşın altında’ olanlara da sormak gerek…