İşinizi fark edilmek ve takdir edilmek için yapmayın. Fark edilmeye ve takdir edilmeye değer işler yapın. ( Engin Yıldırım)
İşimiz nasıl garantide olur, nasıl işimizi kaybetme riski olmaz, işin garantide olması yanında işimizi ve dolayısıyla kazancımızı nasıl geliştiririz? Eğer profesyonel olarak bir işte çalışıyorsanız, bunun en doğru cevabı “İşimizi en başarılı biçimde ve elimizden gelenin en iyisini yaparak” şeklinde olur. İşinizi o kadar iyi ve mükemmel yapın ki vazgeçilmez olun. Tabii ki firmalarda günün sonunda “Hiçbir kimse vazgeçilmez değildir,” diye bir kuram vardır. Yani siz ayrıldıktan sonra o firma kapanmayacak. Hayatına devam edecek. Ama sizin kadar iyi birisini bulacak mı? Sizin başarılı çalışmanız sonrasında almış olduğunuz başarılı sonuçları başka biriyle alabilecekler mi? Firmalar bu kişilerin her zaman farkındadır belli etselerde etmeseler de ?!Dolayısıyla siz işinizi aşk ve tutkuyla yapıyorsanız bu sizin işinizin sonuçlarından belli olur ve patronunuz/üst yöneticiniz bunun mutlaka farkına varır. Varmıyorsa, bu şirket, sizin için doğru şirket midir siz sorgularsınız zaten!
Eğer kendi işinizi yapıyorsanız yine en doğru cevap, ‘kendi işinizi en başarılı şekilde yapmak’ olacaktır. Ürününüz ve verdiğiniz hizmet o kadar mükemmel olsun ki müşterileriniz sizden vazgeçemesin. Sizden aldığı ürün ve hizmetin bir benzerini başka bir yerde bulamasın. Müşterilerinizin tüm ihtiyaçlarının giderildiği, etkili bir iletişimle, dünyada başarılı olmayacak bir iş yoktur. Sizin de çeşitli sektörlerden aldığınız hizmet ve ürünler vardır. Bunlardan bazılarından isteseniz de vazgeçemezsiniz çünkü onun yerine koyacağınız bir firma yoktur. Örneğin, Amerika’da bir marka; Kendi sektörünün lideri, günlük ihtiyaç ve temel gıda maddeleri satıyor, ürün gamı oldukça geniş, Amerika’nın en büyük firmalarından biri. Bu şirket çok rekabetçi ürün fiyatlarıyla ve ürünlerini rakiplerinin satamayacağı fiyatlarla satmasıyla tanınmış. Çim biçme makinesi üreticisi bir kişi birkaç yıl bu firmaya çalıştıktan sonra oldukça zarar edip iflas ediyor. Bir süre sonra hastalanıp ölüyor. Bu kişinin yetişkin kızı bu markadan alışveriş etmeye devam ediyor. Babası bir şekilde bu firma yüzünden hayatını kaybediyor üstelik. İronikdeğil mi? Bir gazeteci bu durumu öğreniyor ve kadınla röportaj yapıyor. “Babanızı kaybetmenize sebep olan bir markadan neden alışveriş yapmaya devam ediyorsunuz?” diyor. Kızın verdiği cevap çok şaşırtıcı:
“Ben bu markadan alışveriş etmek zorundayım. Aylık kazancım harcamalarıma ucu ucuna yetişiyor. Bu markadan alışveriş ettiğimde ayda 300-350 USD bana ekstra kalıyor. Başka bir markadan alışveriş yapmaya kalkarsam bu kadar miktar açığım kalıyor. Evet biliyorum herşeyin farkındayım ama buradan alışveriş etmekten başka çarem yok.”
Bu markanın gücünü düşünebiliyor musunuz?
Bu tür başarıya ulaşmanın en önemli noktalarından biri belki de en önemlisi işinizi ‘aşkla ve tutku’ ile yapmaktır.
Aşk ve tutku ile yapılan işin:
-Eksiği olmaz
-Sonuçları mükemmele yakın olur
-Harika işler çıkar
-İşyerinde çalışıyor gibi hissetmezsiniz çünkü yaptığınız iş size hobi gibi gelir.
Ayrıca aşk ve tutku ile yaptığınız işlerde sıkılmaz ve yorulmazsınız. Steve Jobs “Harika işler yapabilmenin tek yolu yaptığın işi sevmektir,” diyordu. Gerçekten doğru. Severek yaptığınız işler zorunlu olarak yaptığınız işlere kıyasla çok daha başarılı olur.
Bazı ortamlarda, iş düyasında özellikle dost gibi görünen kişiler, sizin o işi yapamayacağınızı veya bir gerekçe ile yapmamanız gerektiğini söylerler. İnanmayın! İşte asıl o kişiler sizin işinizi çok iyi yapacağınıza emin olan kişilerdir. Siz yolunuza devam edin, illaki doğru insanlarla yolunuz birleşecektir.
Şampiyonlara bakın hiçbir zaman B planları yoktur. Kendi branşında sonuna kadar çalışır, gerekirse acı çeker ama asla pes etmez ve vazgeçmez. Başarısız olmaktan korkmayın. Hatta başarısız olun. Hepimiz başarısız oluruz. Herkes başarısız olur. Bunda bir sıkıntı yok. Başarısız olduğunda rahat ol. Çünkü deniyorsun. Tekrar denersin. Büyük başarılar, büyük başarısızlıkların ardından gelmiştir.
Çalıştığımız süre boyunca sıkıntılar bitmeyecek. Biz profesyonellere bu sıkıntıları çözmemiz için para veriyorlar yani şikâyet etme lüksümüz yok…
Martin Luther King’in şu sözleri ile yazımı tamamlıyorum:
“Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’in beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup ’Burada işini çok iyi yapan, dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş’ desin.”