Rekabet, iki veya daha fazla tarafın herkesin aynı anda elde etmesi mümkün olmadığı bir şeyi elde etmek için uğraşmasından kaynaklanan yarıştır. Ekonomik yarış demek de yeterlidir. Rekabetin kendisi adil olmayı teşvik etmez. Rekabetin kontrol edilmesi gerekir. Aksi takdirde hukuka aykırı sonuçlar doğabilmektedir. Rekabet hukuku ise, mal ve hizmet piyasalarında rekabetin korunması amacına yönelik olarak oluşturulan kurallar üzerine inşa edilmiş bir hukuk dalıdır. Rekabet hukukunun amacı mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır. Haksız rekabet hukukunun amacı ise bütün katılanların menfaatine, piyasada dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Dolayısıyla rekabet ortamındaki teşebbüslerin davranışları her iki alanın da konusudur.
Sözleşme özgürlüğü ve serbestisi ilkeleri çerçevesinde hukuka uygun gibi görünen işlem veya eylemler rekabet hukukuna aykırılık teşkil edebilmektedir. Şirketler iyi niyet çerçevesi içerisinde yapmış olduğu işlemler nedeniyle, kurallara aykırılık nedeniyle rekabet soruşturmasına ve yüksek miktarda para cezasına maruz kalabilmektedirler. Bu sebeple rekabet hukuku kurallarının ve yasaklanan faaliyetler konusunda rekabet hukuku alanında çalışan tüm şirket yöneticileri ve personellerinin bilgilendirilmesi gerekmekte olup, şirket çalışanlarının bu süreçte gerekli donanıma sahip olmaları önem arz etmektedir.
Şirket çalışanı ürün veya hizmet satışında; Satın alımında tereddüte düşerse muhakkak şirketin rekabet hukuku avukatına danışmalı. Şirket çalılanları; Fiyat, satış koşulları, üretim planları, şirketin projeleri, stratejileri ve benzer herhangi bir bilgi hakkında rakip firmalar ve temsilcileri ile iletişim kuramaz. Şirketler, iyi niyet çerçevesi içerisinde yapmış olduğu işlemler nedeniyle, kurallara aykırılık nedeniyle rekabet soruşturmasına ve yüksek miktarda para cezasına maruz kalabilmektedirler. Kimi zaman sadece şirket değil, hatalı işi yapan çalışanda ceza alabilir.
Haksız rekabet, ticaret hukukunda bir kişi ya da kurumun diğeri üzerinde zarar verici hareketler sergilemesine denir. Haksız rekabet uygulaması beraberinde birtakım suçları da doğurur. Yani aslında haksız rekabet bir suç sayılabilir çoğu durumda. Haksız rekabet örneklerini şu şekilde verebiliriz;
Birebir kopyalanan marka ve patent hakları, haksız rekabete girer.
Ticari sırların açıklanması da bir haksız rekabettir. Örneğin, rüşvet, hırsızlık, şantaj ile ele geçirilmesi.
Bir kişi ya da kuruma yalan yere iftira atmak, kurum hakkında yalan haberlerde bulunmak da haksız rekabet sınırlarına dahildir.
Dolandırıcılık, gerçek dışı beyanda bulunmayı da haksız rekabet olarak sayabiliriz.
Liyate bakmaksızın, kendi adamını işe almak/aldırmak için başkalarının önünü kesmek amacıyla yapılan faaliyeler, iftiralarda haksız rekabete girer ve ahlaken, vicdanen de suçtur.
Bu sebeple rekabet hukuku kurallarının ve yasaklanan faaliyetler konusunda rekabet hukuku alanında çalışan tüm şirket yöneticileri ve personellerinin bilgilendirilmesi gerekmekte olup, şirket çalışanlarının bu süreçte gerekli donanıma sahip olmaları önem arz etmektedir.
Rekabet hukuku ve haksız rekabet hukukunun, piyasada serbest ve dürüst, bir diğer ifade ile bozulmamış bir rekabetin sağlanması amacına hizmet ettiği kabul edilmektedir. Piyasa düzeninde serbestlik ve iktisadi faaliyetlerde dürüstlüğün korunması ve sağlanması amacıyla piyasada gerçekleşen ihlâllere karşı kamu ve tüm katılımcıların yararına rekabetin korunmasını temin için, rekabet hukuku ile haksız rekabet hukukunun birbirini tamamladığının kabulü doğru bir yaklaşım olacaktır. Zira sadece meşru sınırlar içinde gerçekleştiği takdirde bir rekabet serbestîsinden bahsetmek mümkün olabilecektir. Piyasa ekonomisinin olduğu bir sistemde serbest ve dürüst rekabetin sağlanması, rekabet hukuku ve haksız rekabet hukuku ile gerçekleşir.