Müze, kültürel değer taşıyan unsurlardan oluşan bir bütünü türlü biçimlerde korumak, incelemek, değerlendirmek, sergilemek amacıyla toplum yararına sürekli yönetilen kurumdur. Günümüzde Müzelerin insan oluşumuna kültürel olduğu kadar toplumsal katkıları da mercek altına alınarak; Müzelerin pedagojik, sosyolojik, psikolojik, eğitim ve ekonomik açılardan taşıdığı önem de vurgulanmaya başlanmıştır.
Ülkemizdeki müze olgusu her geçtiğimiz gün farklılaşmakta ve gelişmektedir. Bu nedenle her geçen gün konusunda uzman müze çalışanlarına daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Müzelerimiz artık modern yönetim tekniklerini iyi bilen yöneticilere, koleksiyon yönetimini üst düzeyde saglayabilecek sanat tarihçilerine, bilişim ve dijital ortamı gerektiği gibi kullanacak bilişim uzmanlarına ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyacı karşılamak için üniversitelerimizdeki eğitim birimlerinin de her geçen gün arttığını da gözlemlemekteyiz.
Müzeye girecek eserlerin seçimi, bakımları, onarımları, saklama ve sergileme koşulları, yöntemleri; Ayrıca tanıtımları konusunda araştırmalar yapılmakta ve her gün gelişen metotlar uygulanmaktadır. Günümüz modern müzeciliğinde dört önemli yaklaşım bulunmaktadır, bunlar;
- Sanal Müze Günümüz modern müzeciliğinde müzeler çağın modern iletişim araçlarına yönelmekte sahip oldukları koleksiyonları, özel sergileri ve tanıtımlarını modern iletişim araçlarıyla izleyicilere sunmaktadırlar. Bu anlamda modern müze, ziyaretçi bekleyen ya da çeken değil sahip oldukları modern iletişim teknikleri ile müzeyi insanların ayağına götüren ‘mobil müzecilik’ anlayışına yönelmektedir.
- ‘Dokunulabilir Müzecilik Modern müzeciliğin günümüzdeki önemli yaklaşımlarından biridir. Bu konuda ‘Philadelphia Lütfen Dokun’ Müzesi önemli bir örnektir. Bu müze çocuklar için sergiler düzenleyerek kentin varoşlarındaki gruplara ulaşmış, seyyar sandıklarda taşınan müze kopyalarıyla oyun oynarken çocukları ve aileleri eğitip, bilgilendirmişlerdir.
- Vakıf Müzeciliği Günümüz modern müzeciliğinde ‘Vakıf Müzeciliği’ anlayışı da önem kazanmaktadır. Bunun en iyi örneği ‘Smithsonian Institute’ dür. 1846 da Smithson Ailesinin bağışıyla kurulan bu müze günümüzde değişik alanları içeren 16 müze, araştırma merkezleri, kütüphanesi ve televizyonu kanalıyla yılda 25 milyon insan tarafından ziyaret edilmektedir.
- Mobil Müze Modern müzecilikte müze, ‘Kütüphane ve toplantı salonları, laboratuar ve eğitim bölümleri’ ile bir ‘kültür ünitesi’ olarak düşünülmelidir. Modern müzecilikte müzeler etkinliklerini toplumun değişik kesimlerini dikkate alarak yapmaktadırlar. Sürekli sergilerin yanı sıra geçici sergiler, rehberli geziler, dia-film gösterileri, söyleşiler, seminerler ve atölye eğitimleri, modern müze etkinliklerinin başında gelmektedir. Böylece müze içerisinde eğitim gerçekleşirken diğer yandan da müzeye gelmeyi aklının ucundan bile geçirmeyen kamunun ayağına bu tür etkinliklerle gidilmektedir. Bu da ‘Mobil Müze’ anlayışının bir sonucudur.
Müzelerin toplumda ciddi görevler üstlenmesi gerekliliği fikirlerinin arttığı 21. yy da, dönüşen toplumsal parametrelere paralel, değer üreten, iletişim odaklı, referans kurumları gibi tasavvur edilmesi ve müzelere daha geniş bir perspektiften bakılması anlayışı oluşmuştur. Sayıca çoğalmaları, yeniden yapılanmaları, daha donanımlı olmaları vb. reaksiyonlar daha profesyonel örgütlenme ve organizasyon ihtiyaçlarını doğurmuştur. Müzelerde personel sayılarının niceliksel artışı niteliksel olarak da bir gelişim göstermeyi gerekli kılmaktadır. Bu doğrultuda planlama, sistem, kurgu gibi kavramlar fonksiyonellik adına önemlidir. Müzelerin ayakta kalması, büyümesi, fayda sağlaması adına, iyi yönetilmesi zorunludur.
Günümüzde daha çok insana ulaşmak, diğer ünitelerle ( AVM, Marina, Ofis, Plaza, Konut vs.) sinerji oluşturmak amacıyla bazı karma projelerde müzelere de yer verilmektedir. Bu minvalde Müzeler ve AVM’ler ses getiren bazı kültür-sanat aktivitelerini hayata geçirebilirler. Müzenin ziyaretçileri ve tüm paydaşları arasında ilişkinin doğru kurulmasına dayalı bir tanıtım ve pazarlama süreci yeni müzecilik anlayışı çerçevesinde gerçekleştirilmelidir.
Eğitim müzenin en önemli işlevidir. Müzeler sadece eserlerin depolandığı veya sergilendiği mekânlar değil toplumu eğiten, bilgilendiren kurumlardır. Müzeler eğitimin çocuklar için örgün eğitimle bağlantılı olarak ve ayrıca okul dışında, yetişkinler için de okul sonrasında devam etmesini sağlar. Eğitim departmanları, birimleri, yöneticileri ve elemanları müzelerin olmazsa olmaz unsurlarıdır.
Müzecilik alanında en büyük eksik uygulama ile teorik verilerin birleştirilememesidir. Müzelerin temel işlevlerini yerine getirmeleri açısından en önemli ilke bilgiye erişimi sağlamalarıdır. Müzeler ellerinde bulunan koleksiyonlarla ilgili bilgiyi araştırmacılarla olduğu kadar sergiler ve yayınlar aracılığıyla izleyicilerle paylaşmak zorundadır. Bu nedenle günümüz müzeleri için veri tabanı oluşturmak ve envanter yazılımları kullanmak kaçınılmaz bir görevdir.
İnternetin getirdiği bir başka uygulama da dünyanın herhangi bir yerinde bulunan nesneler kullanılarak ‘sanal sergiler’ üretilebilmesidir. Bu şekilde insanlığın mirası tüm insanlıkla paylaşılabilmektedir. Sanal müze sergi küratörlüğü yeni bir meslek olarak ortaya çıkmıştır. Pandemi döneminde evde çok vakit geçiren insanlar müzeleri, sergileri sanal ortamda daha çok ziyaret etmiştir.
Müzeler entelektüel zekânın artmasında ve kültür endüstrisinin gelişmesinde rol alan saygın eğitim kurumları olarak gelecekte de yaşantımızı şekillendirmeye devam edecektir. Müze gezmek insanın varoluşuna anlam yükleyen kişisel bir ihtiyaçtır. Müzeler insanların görsel algısında büyük değişimler yaratır. Bugünden geçmişe kurulan anlamsal bağlar, geleceğin şekillenmesinde de yardımcı olur.’